Bir eskicinin sesine uyanırdık
uzun bir öyküydü sokaklarda süren
bütün yollar parklara çıkardı
güneş sıcak bir öpüştü sen geldigin zaman
Buharlaşan su
lal yürek
o ıslak ürperti
Göğsünde yoksulluk terlerdi kentin
gözlerin mayıstı
sıvası dökülmüş toprak evlerin ğücenikligiyle gelirdin
bir çobanın ağzıyla öperdim seni
utanırdı patikalar
kaldırımlar küserdi giderdin
Hangi iklimlere saldın tenini
o çılgın uçurtmayı
ellerin bir yaraydı
ellerime sarardım
gülünce nereye akardı göz yaşlarımız
gözlerimin solduğunu söylerdi annem
her sabah bir mendil arardı ceplerimde
bir tek saç teli bir resim
bilmezdi
kimliğimde zerzesi kırık bir adres taşıdığımı
akşamları kanadığını
ve örttüğümü bir bulutla
gözlerime açtığı yarayı
bilmeyecek annem
ve işte yine akşam
yolcusu yaralıdır
yalnız bir ucu kentlere varan yolların
yolcumsun öyle kal
bilmezler rayların soğukluğunu
bilmezler gece mi
neresi olursa olsun
düşlerinde asılı kalır yatılı ömürler
kentin künyesidir güncemdir
bir sokaga açılır kapılar
örtük perdeler
yalnızlık büyüten evler
memesine acı çalan hayat
ürkek ve tedirgin elleri
ceplerin boşluguna düşen annem
kendi benzerine akıyor her şey
koca bir açlık oluyor ufuk
doysa ömrümüze
çöl uykular ve gece
saçlarını sakladığın yastıklar getirsen
ölse çöl
dağılsa bulut
gözlerim yeşerse
yüreğimin boz kırında
koca bir mezarlıktır
ufuk doyacak bir gün
öğrenecek annem
bir akımlık nehirdi senin dudakların
sesimde kal
mektupların darası kadardır
sevmek ve özlemek
git kanasın gece
buluşunca ölür ırmaklar.
Kayıt Tarihi : 26.1.2001 13:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!