Çok özlenen kadınsın, nasıl çağırırsın beni, çağırırsın,
Söylersin ki sen artık o eski sen değilsin,
Benim için tek olan biriydin, dersin ki değiştin,
Fakat başlangıçtaki gibi günümüz apaydın.
Duyduğum sen olabilir misin? Ben yaklaşırken kente
Ayakta durarak beni beklediğin yere
Bakayım o halde: evet, o bildiğimsin öylece,
Hatta o ilk gök mavisi entarinde!
Ya da meltem midir sadece, halsizliğinde
Gelirken bana ıslak çayırlar arasından,
Çözülmüşsün sen bir kere solgun hasretsizlikte,
Duyulmaz mısın bir daha ne uzaktan ne de yakından?
Sendeleyerek ilerlerim böylece ben,
Etrafımda yapraklar dökülürken,
Kuzey rüzgârı alıçlardan ince ince sızarken,
Ve o kadın beni çağırırken.
Thomas Hardy (1840-1928, İngiltere)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 2.3.2009 16:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
The Voice by Thomas Hardy Woman much missed, how you call to me, call to me, Saying that now you are not as you were When you had changed from the one who was all to me, But as at first, when our day was fair. Can it be you that I hear? Let me view you, then, Standing as when I drew near to the town Where you would wait for me: yes, as I knew you then, Even to the original air-blue gown! Or is it only the breeze, in its listlessness Travelling across the wet mead to me here, You being ever dissolved to wan wistlessness, Heard no more again far or near? Thus I; faltering forward, Leaves around me falling, Wind oozing thin through the thorn from norward, And the woman calling.
TÜM YORUMLAR (1)