Dörtlüğün sırrını bulmuş şâman,
Dört zaman sürmüş ibadet gecesi.
Söylemiş kamlarının ağzından,
Nazmın esrârını binbir hecesi.
Çölün üstünden esen hür rüzgâr,
Bozkırın sert ve de tâlimli sesi
Bin yılın zevkıni bir telde yaşar,
Mûsikî haline gelmiş hecesi.
Dört ve dört, sonra gelen üçte karar,
Öyle bir ses ki fetihten eski.
Yûnus’un rûhunu göklerde arar,
Hükmeder dağlara altın zevkı.
Altıdan sonraki her beşte durak,
Dinlenen rüzgârıdır söz ve sesin.
Sazın üstünde gezen her parmak,
Nabzıdır dinmeyecek bestesinin.
Âşığın gönlünü çektikçe sazı
Koşar ardından o üç ince telin.
Kesilir bastığı yerden ayağı,
Hatırından geçemez kafiyenin.
Kayıt Tarihi : 19.12.2012 16:16:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necati Yazgan](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/12/19/ses-201.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!