Kırılsa diyorum ellerimle beraber sana uzanan bütün eller. Sen hep böyle yerinde kalsan. Hayat dursa, zaman dursa, bir fotoğraf karesi gibi hareketsiz kalsa dünya. Okusak okusak bitmese kitaplar, şarkılar hep nakaratta olsa. Yazılan şiirlerimizi unutup yeniden yazsak. Benimle ya da bir başkasıyla hiç evlenmesen.
Yaşanan her bir anla umutlarımızın, hayallerimizin olabilirliği kısıtlanmasa. Hep yaşasak ama yaşlanmadan dursak. Bitişten kaçan her bir adımla bitişe biraz daha yaklaşmasak.
Sana kimseler dokunmasa. Hep böyle kalsan. (Küçücük kal çocuğum büyüme. Küçük içenin küçüklüğüyle solumadan şehri, solumadan hayatı. Saflığınla, masumluğunla, gözyaşı silmemiş ellerinle kal.)
Bu kadarı yetse bize. Hayatın isteklerinde boğulmasak. Biz minicik bir kaynarca olsak; nehirmiş, denizmiş neyimize..
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!