Aykırı bir manzaraya saplandı düşüm,
Meğer hiç girmemişiz biz aynı kareye.
Bir fotoğrafa emanet boyun büküşüm,
Sormuyorum artık bu serzenişim niye.
Alıştırdın yerli yersiz ihmallerine,
Tertemiz duyuşlarıma katran sıçrattın,
Beni kabus griliklerine sen attın.
Alıştım artık umursamaz hallerine.
Bu kaçıncı hezeyan, bu kaçıncı nisyan,
Onca kurşuni cümle saklanır mı sandın?
Bu kaçıncı galeyan, bu kaçıncı ziyan,
Yalandan bir tövbeyle aklanır mı sandın?
Bir bileydim sana göre ben kimdim, neydim,
Çalar mıydım kapını gerçeği göreydim.
Şimdi uykum ölümcül bir yarayla suskun,
Senin de haykırışlarla bölünsün uykun.
Senin de sokağına uğrasın ıssızlık,
Seni de üşütsün o buz gibi yalnızlık.
Ne yazık ki bitmek bilmeyen nazınla sen,
Telafisi imkansız hataymışsın oysa.
Sana kapımı ardına kadar açmışken,
Sen beni bir el yerine saymışsın oysa.
Buruk şarkılar notalarıyla kavgalı,
Artık ne çalsam makamını bulmayacak.
Anladım hisler yetim, bakışlar dolaylı,
Anladım, anladım seninle olmayacak.
Şimdi gitmek vakti, kalmaklar yalan oldu,
Sel vurdu bağımı, emeğim talan oldu.
Onca kurşuni cümle saklanır mı sandın,
Yalandan bir tövbeyle aklanır mı sandın.
(02.02.2022 Kırıkkale)
Fatih ErbaşKayıt Tarihi : 2.2.2022 00:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!