Ey beni benden eden dilber-i şahane:
Sen enginlerinde kuzuların meleştiği,
Eteklerinde kardelen çiçeklerinin açtığı,
Ve doruklarındaki koyaklarda,
Dört mevsim duvaklı bir gelin gibi,
Asil ve masumane, bembeyaz kar taneleri gizleyen;
O efsanelerde adını duyduğumuz Kaf Dağı kadar yüce,
Kaf Dağı kadar sarp ve erişilmez olsan da,
Mutlak, yücelerinde çadır kurup,
Kayalarından fışkıran sularından içeceğim!
Kader de Ferhat gibi düşünüp, Ferhat gibi yaşamak,
Ve Şirin’ i arzular gibi seni arzulamak varmış.
Ey dağları Ferhatca bir yüreklilik,
Ferhatca bir haykırışla, duygularıyla,
Tuzla buz etmeye çıkan; deli, divane gönül!
Sen şimdi bana hayalleriyle ulaşılmaz
Düşleriyle düşlerimin yanı başında duran,
Ve inançları karşısında dayanılmaz Kerem’i hatırlatıyorsun.
Aslı, sadece tertemiz hülyaları,
En güzel bakışlarıyla süsleyen ahu gözlü bir gülümseyişti.
Ama Kerem, Aslı’ nın aşkıyla,
Aşkını bulmak için yollara düşmüştü ya!
İşte şimdi bende ulaşılmaz hayallerim,
Ve karşı konulamaz duygularla yüklü kalbimle,
Hayal olmayan, ay kadar güzel,
Güneş kadar gerçek ve sıcak,
Sana sahip olabilmek için kapına dayanmışım.
İster hüzne boğup, gözyaşları döktür,
İstersen de erişilmezim yaz fermanına,
Fakat şunu da bil ki; Aslılar her zaman vardır,
Lakin Aslıları sevecek Keremler çok az bulunur…
Kayıt Tarihi : 8.4.2015 23:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!