Ölüm bir melodidir şimdi
kapı gıcırtısı, saatin tik-takları
silah sesleri, bir de ölü ıslıkları
hiç dinmiyor: yaşam ve ölüm arasındaki ince iniltide
anılarsa, soluğu ensemizde bir akordur hayatın ezgisinde
Sen yoksun ya, kanıma işledi yoksulluk
sanki ben şimdi karanlıklarda ışıksız kalmışım,
bir başıma başsız kalmışım sanki
sanki körmüşüm, görmüyormuşum da;
uzatırken ellerimi yoluna
dudaklarına değmişim
Sana karanfiller getirdim, yasaklı düşler, tutkulu öpüşler
bir de, karla karışık yalnızlığım
en görkemli anılarımdan vur beni
ölü doğan çocukluğuma göm
bedenimi sarsma
Seninle daha, çok geceler oturup içerdik
sen öyle küskün sevdalı misali
donuk bir fotoğraf gibi yüzüme bakardın,
bakışların içime akardı
(ışığın yüzünü parlatmadığı zamanlarda)
Ne yakınındayım, ne uzağında
öyle bir yer ki bulunduğum, burası
ne denizin kıyısında
ne ateşin ortasında
bana en yakın olan da
Adını yazıyorum sığdığı her yere
dizeler almıyor çünkü
çıldırıyorum, kâr etmiyor
gözlerini unutmak için denizlerden kaçmak
ve ben seni hiç düşünmediğim halde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!