Serseriliğin Sonatı.
Kahpece hançerlenmiş hatıralar, can çekişen İnançsızlık ilk nota.
Aklanmayan ahlaksızlığın ak düşmüş saçlarına, do re mi fa.
Düşüncelerin devinimi, içerdeki o yalnız adamın çürüyen gençliği,
Ölüm binlerce yıl sonrasına vuslat, kurtlu fikrisizliğin ilginçsizliği artık yelkenler fora.
Ey kan emici, benden yiyici, zaman zehircisi ihtiyar sahipsiz ruh.
Muratsız karmaşıklığın içinde bocalayan, surette insan ama güruh.
Dilinde beslediğin ölümlü kelimeler, kemirmekte zihninde seni.
Farkında mısın? Hiçliğin karanlığa gömdü hiç sahip olmadığın yörüngeni.
Bir ölümlünün bedeninden akan sen, ruhunun buhranında ölüme susayan.
Çıkarıldığın diyarın mis kokulu bahçeleri, aşk ve zevk dolu kadehleri,
İrin, katran kıvamında zaman boğazından akarken, çaresizlikte cehennem ateşi solusan.
Zihninin yarattığı İnançsızlığın çaresizliğinde anda cezalandırsan bütün kederleri.
Isınırken kendi cehenneminin ateşinde, yüzünde tebessüm sırdan perde,
Titreyen biçare ellerinde ufalanan kör deliliğin zavallılığına Serde.
İnleyen zavallı kayıp ruhunun damarlarında tılsımlı bir an.
En güçlü olduğunu sandığında ayaklarının altından kayarken bir şeyler, sen yalpalayan.
Ateşin içinde bir kıvılcım, sahrada bir kum tanesi, ummanda bir katre, anda bir pıhtı,
Hükümsüzlüğünde hüküm fısıltılarını çığlık mı? Sahipsizliğine sahip acınası sen.
Yaratılışın kuş tüyü yatakları nerde acep? Hiç olarak tarihin ve varlığın girintilerinde kırıntı,
Halen Sonsuzluğun oyalı kamburunda kumdan kaleler mi? Nefes üzerine kefen.
Kayıt Tarihi : 23.8.2016 11:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!