Kitaba roman olacak bir hayata mensup trajedik dramatik. İstanbul kültürüyle büyümüş memur ailenin en küçük bireyiydim. Klişe olsada çocukluk dönemlerimde başladı şiir yazmaya merakım. Eğitim hayatım bitiminden itibaren hevesim daha da arttı yazmaya , sadece şiir değil tabii zamanın konularını ele alan blog yazılar ya da pitoresk şiirler, kısalar en çok sevdiklerim arasında .Heves uğruna henüz bir şiir kitabım var . Uzun zaman önce gerçek hayatları kapsayan yazı çalışmam başladı devam etmekte .Evliyim 2 çocuğum var ve güzel olan ne varsa seven ...
BEN NE YAZIK Kİ BEN
Ben her mevsim üşürüm
Sonu ilki yok bende baharın
Kar'da ayağım kayar
Yaz'da asfalt ayağımı yakar
Ne kuşak kaldı oturup konuşacak
Ne kemer kaldı sabrı sıkacak
Gözden düşen gönüldende mi çıkacak
Gözden düşen damla yağmur mu olup akacak
Hep saklarız anıları,
Sandıkta, çeyiz gibi.
Tavana sarkık lambaya bakarak
Yâd ederiz geçmişi;
Derin bir iç çektirir toyluğun sersemliği.
HALLER SANA AYAN
Uykular tutmuyor, dert ayaktayken,
Melankolik oldum, efkâr görmekten.
Berduş benden iyi, bankta yatarken;
Yastığım taş oldu, kabus görmekten.
hazan takmışlar eylülün adını
kızmaz mı esen rüzgarı
eğilmez mi ağaçlar dalını
kurumaz mı dökülen yaprakları
Kimse anlamıyor dilden lisandan
Karartmış gözünü çıkmış imandan
Kork iblisle koşan aciz insandan
Tüm alem göçecek bu limandan
Yalvar ki dönesin od kıyısından
KÖR OLMA
Gözyaşı seyretmek keyif mi sana
Acı Düşer bir gün bağrına gülme
Derdin keskinliği soyar canından
Kaç kere sayamadım.
Çocukluk bu ya anlamsızlığım.
O yemek masası her oturuşta alabora.
Korkudan çok olurdu ağladığım.
Gönül kırıksa ömrüm dediğine
İster çay demle semaverde
İster kahve yap odun ateşinde
Doldursanda şekeri ikisine
Sefan kıttır paşa bahçende....
Bir yol kavşağı gibi EYLÜL:
Hasretini çekmediğim bir çehre,
Boş bavulla gelen; alacaklı sanki.
Nefesi kuvvetli yel, kendi renklerini seven ressam.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!