(Yılmaz ERDOĞAN'ın hoşgörüsüne sığınarak)
soğuk ve kıtalararası filmlerde vazgeçtim sinefil olmaktan
ve rıfat ılgazın kaleminde bir koca destan sınıfıydı hababam
ben seninle birgün Cannes film festivalinde premier yapabilme ihtimalini sevdim
sinemanın metraj kokan, perdeleri yırtık yıllarında Yeşilçam'da melankolik
Bırak, gün battığı yerden batsın
Balıçılar çoktan topladı ağlarını
Limanın parlaklığında çayın buğusu
Bırak, yaksın gençliğimizi...
Sabaha daha çok var
kırık değirmen kolu
bana hep seni hatırlatır
saymadım
sadece sezdim...
kaç gün oldu
hala dönmedin
Bu sabah caddeler yine bomboş
Çöpçüler kahpeleri çoktan süpürmüş
Az ötede kayıkhanenin başucu
Martılar mahmur geceyi esir almış
Sabaha ağaçlar tırmanırken
Diri bir yalnızlık uykusuydu sevgimiz
'firar ettiğinde kasıklarımdan boşalan
gebe sancısına inat gözlerin...'
Çırpınışlar haritasındaydık ikimiz
sen poyraz esiyordun
Bana sevdanla gel
törpüsüz ekmek kokusunu
sabahlara vur da gel
saçlarını takvimlere süründür
günler ayları kovalasın bilmeyeyim yar...
'aptal çocukluğuma...'
Kılıçoğlu sinemasında 'Rambo'nun orta yerinde uyuyakalan çocuk bendim
'Indiana Jones'u yılanlardan nefret ederken yakaladım ön koltukta
patlamış mısır gazoz veyahut bir miktar açma
sırdaşlık ederken salon maceralarıma
Çilek kokan tane saçlarının inadına;
Elbet akşam olacak...
kıyametim kendimedir
sildim çocukluğumdaki çiçekleri
bir rüzgardı öteden esen kasıklarıma
uykudaydım yangındaydım
kıyametim kendimedir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!