İki türlü aşk vardır.
Mutlu aşk ve acı aşk,
Ben bunlardan mutlu aşkı hiç yaşamadım.
Mesela; Seninle hiç el ele yürümedim.
Seninle hiç göz göze, diz dize oturmadım.
Saçlarını hiç okşamadım.
Benden ayrıldığın günden beri,
Resimlerinle avutuyorum kendimi,
Ne gariptir ki ben bile tahmin etmemiştim.
Seni bu kadar çok seveceğimi.
Benden ayrıldığın günden beri,
Biliyorum,
İmkansız bir aşk içerisindeyim.
Karşılıksız, seven yalnızca ben,
Nasıl oldu bilmiyorum?
Oldu işte,
Kalbine sevme diye hükmedemiyorsun ki.
Canımın canı,
Ömrümün ilkbaharı,
Sen girdiğin günden itibaren hayatıma,
Hüzün o zaman son buldu.
Gözyaşları sevince boğuldu.
Sen olduğunu bilmeden,
Sana yazdığım şiirlere baktım dün gece,
Ayrıldığımızdan bu yana ilk defa,
Birden bir gözyaşı döküldü.
Kurumaya yüz tutmuş gözlerimden,
Buruk bir hıçkırık seside beraberinde geldi.
Sonra sustum toparladım kendimi.
Aradığında güneşin doğduğu yerde bulurdun beni,
Çünkü seninle hergün yeniden doğardım.
Hemde hiç batmamak üzere,
Seninle karşılaştığım ilk günden itibaren.
Senin sevgin ayakta tutardı beni,
Gözlerin yaşatırdı her güzelliği,
Sonbaharda dökülen yaprakların altında,
Ağaçlarla çevrili taşlı patika yolda,
Sarı sarı yaprakların arasında,
Gezmek kadar güzelmiş seni sevmek.
Yazın en sıcak yakıcı gününde,
Heyecanların en güzeli senin yanına gelmek.
Seni bir dakika olsa bile görmek,
Ellerini tutarak masumca seni öpmek,
Gözlerimi ayırmadan sana bakmak,
Söze kimin başlayacağını bilmeden susmak,
Etrafı umursamadan sana sarılmak,
Eleleydik o ağacın altında temmuz akşamında,
Ilık maltem rüzgarları eserken,
Uzun saçların dalgalanıyordu.
Gözlerimi senden alamıyordum.
Senin yanındayken sevdana susuyordum.
Beraberken bile seni özlüyordum.
Hala çok zor sensizliği yaşamak,
Sevmeyeceğine dair etkisini artıran umutsuzluk,
Benliğimi bütünüyle sarıyor.
Kimseye söyleyemiyorum seni hala sevdiğimi,
Karanlıktan başka.
Karanlık sırdaşım olmuştu çünkü.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!