tütün.
burnumda.
ey gençlik.
ve
gençlikle gelen
o güzellik.
güzele değmeye çalışan
o benim
hallerim.
ne kadar değmeye çalışsam
en çok
kendime teğet geçerim.
sanıyorum,
dağ başında biriken
gerici sancıların
ıssız bir coğrafyasıyım.
yürüsem
hep bir yokuş başı.
halbuki bıraksam
ne güzel
yokuş aşağı.
keşke
ellerimden,
ayaklarımdan,
başımdan,
çıkıp
bir yerlere uzanan
o ipleri
kesse
yolunu karıştırmış bir makas.
bir bisiklet,
sürse beni
yokuş aşağı.
şaşkınlığımı,
ben sürüyorum.
şifa gibi,
duygusunu yitirmiş
duvarlara.
ve baktığım
ne varsa
hep baş aşağı.
hani,
susuyorum.
yine de
o biriken harfler
bir gölge yapmıyor.
güneş,
vururken
tek odalı
evimin çatısına.
hani,
konuşuyorum.
bir devrim gerçekleşmiyor
yeryüzü meydanında.
cesaret,
hala
yeryüzünün diğer adı olmuyor.
hüzün,
garip bir pasiflikle büyüyor.
harfler
anlamlarını
yanlış ezberlemiş.
ben
başka,
başka bir şey
söylemek istiyorum.
daha önce
söylenmemiş bir şey mi.
yoksa,
söylenip de
duyulmamış mı.
duyulmadıysa kim,
nereden bilecek
eğri harflerin yankısını.
kim düşürecek,
sesin küçülünce
birbirine değen harflerin
sürtünme katsayısını.
kuş olmak istiyorum,
köklerimi yayarken
o engin
toprağa.
yaşamak daha,
ne kadar
beklemeliydi.
hazırdı göğümdeki güvercin
o telli gökyüzünden
uçmaya.
ben,
daha
ben,
değilken.
ben,
hiç olmamışken.
sular,
çıldırmış dalgalarla
sildi kafamın tasından.
bazı sayfaları.
kendini,
kendine,
kendi kendine
büyüten bir şey.
damarlarımda.
ve simsiyahtır,
belki mürekkep.
peki,
ne zaman
patlak verecek.
daha hiç okunmadan
silinen o sayfaları
şimdi
kim,
nasıl
geri verecek.
sabır,
kime.
kendime mi.
peki,
ne diye.
o zaman diyorum,
savaşalım.
ama
konuşarak
ukala bir sevinçle
ve
sevindikçe
işte, ben de
bir şeyler
konuştum diye.
kendi tezimi
çürütüyorum.
sıyrılıp ben’lerin arasından.
özür dilesem.
kendimden mi
yoksa
savunulmasına
gerek bırakmadığım
karşı tezden mi.
tezden mi,
tezimden mi.
vakit dolar diye
edindiğim garip huy olan
tezliğimden mi.
şimdi,
bazı şeyler
hiç olmamış gibi yapıyorum.
böylece,
dünyaya
daha kolay
dayanıyorum.
geri dön diyorlar,
yürüyorum.
büyüttüğüm şeylerin
gölgesindeki cazibeyi bile
bıraktım,
bir kenara.
güneşin alnında,
gırtlağım kamaşıyor.
serinliğin sessizliğinden.
hacmim küçüldükçe küçülüyor,
dereceli bir silindiri
yanıltmaktan korkuyorum.
belki sıvıyımdır.
kendimi renksiz bıraktım,
çizgilerimden taşmaktan korkarken.
ve hiç korkmadım
bunu yaparken.
santim santim ölçülmeli,
kesinliğin keskin saygısı
ziyaret etmeli
beni.
dememeliyim.
dallanıp budaklandıkça
kendi içime fışkırıyorum.
Kayıt Tarihi : 28.10.2024 03:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!