Az kaldı uzaklara sevdan
Yayvan yayvan yolları aşsam ordayım
İki bakıştı oysa sevdan
Titrek titrek baksan ordayım
Köşe bucak uzaktın sevdam
Seninle cennette buluşalım
alamudun arka bahçesinde değil
Seninle çölde konuşalım
Bir bedeviyle değil
Seninle olimpus dağına yerleşelim
Ama o dünyada değil
Eski bir odada sayısız amara
Diz çökmüş ölen kitap kahramanı
Tutkum eskisi gibi yok yazmaya
Belki siler siler yaşatırdım kahramanı
Belki de ölüyken daha neşeliydi
Aşıkta edebilirdim çirkin bir kadına
Arşeyi kırar
Kemanın at tellerinde
Kalbine sürter
Keman kırılıncaya dek
Bir yaşam öyküsü
Ve karanlık ateş
Hasret koktu biraz
Yakamdan mor bir çiçek düştü yerlere
Esnedim hasretle uyandığın sabahlara
Uzaktı sulayamadığım bahçem
Solmayan gülleri vardı oysa
Şu geçen zamanın şalteri nerede
Ne kadar göz yaşı aktı
Göle dönmüş umutlarda
Bir yoksun bir varsın insan
Yol varsa gidersin
Yoksa beklersin gitmeyi
İstediğin kadar yeşert dünyanı
Kim bilir ömür kamil oluncaya dek
Kim bilir gök sürme çekene dek
Kör kör vuslat şairiyim ben
Serfiraz olurum giderek gelerek
Sırt verdiğim onca nimetten
Titrek gözlerim vardı
Çoçukluğumun sabahlarında
Tertemiz saf kokum vardı
Sevdiğim sevmediğim yemekler
Bunları ayırt eden dilim vardı
Yürümek vardı koşmak vardı
Göz yaşlarını hissetmesin tenin
Sen doğulusun memo
Kapı aralanmışken
Kimi zaman dur durduğun yerde
Kimi zaman otur gideceğin yere
Ama tenin hissetmesin gözyaşlarını memo
Bir efkarlık duman tüter
Genzimin mahreminde
Düşer bağ mevsiminde
Öter bülbül Dalda
Zaman akarda
Zar atılmadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!