Demek sen de düştün gönül girdâb-ı aşka,
Üzülme, sonunda olma derbeder.
Git danış bir erbâb-ı aşka,
Yoksa bu derya seni kahreder.
Bu derya ki, adresi meçhul,
Aşk neden bu kadar yorar insanı,
Neden bu kadar derbeder eder?
Varsa eğer birazcık insafı
Ne diye bunca gam, bunca keder!
Aşk neden bu kadar zor
Nasıl bir vurgun yedin böyle sol yanım
Nasıl böyle kolay harcandın.
Ahh benim umduğunu hiçbir zaman bulamayanım
Sen O'na baştan beri hicrandın.
Neden hala bu inat bıraksana peşini
Bade doldur saki, dertler sardı yine
Uzattım kadehi, getir beni kendime
Kimde var söyle, bende olan hazine
Etme! Olma böyle gaddar, etme!
Tut Zühre'yi de kavuştur Tahir'ine
Gülerken ağlamak
Gençken ihtiyarlamak
Aşıkken korkmak
Varkeen yok olmak neyy lan!
Aşktır...
Bir kere yaşatırken, on kere öldürüyor namussuz.
Eyy can! Kızma, öfkelenme cananına,
Hem suç onda değil sen kaşındın.
Ki çıkıp gelse son verse de efkarına,
Ne fayda sen o ruhtan çoktan taşındın
-Eyy can! Bak gör başkasını seversin geçer.
Kadim dostum hayal kırıklığı hoşgeldin
Buyur şöyle otur
Diğerleri nerde kaldılar, yoldalar mı?
Keder, acı, tasa nasıllar, büyüdüler mi?
Hasret, hüzün, karamsarlık?
Sonunda kanatlanıp göçtüler mi?
Kim olduğunu hiç düşündün mü?
Kimsin sen?
Adının, mesleğinin, sosyal kanunlarının, yetenek ve becerilerinin ötesinde, bunları paranteze aldığında geriye kalan "sen" kimsin?
Ne yani ben bunlardan ibaretim mi diyosun?
At o zaman kendini denize!
Çünkü sen bir "HİÇ"sin!
Gözlerinin hayaliyle mestane dolaşırım eyy dil-i bülbül leb-i bal
Ben böyle aşk-ı divane savrulurken zülfünün yelinde
Sen bana hakikati mi sorarsın!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!