Aşk her zaman tutsaklık mıdır ya da tutsak olduğunu sandığın; aşksızlık mıdır?
Eğer aşk ise tutsaklık; karanlığa, kedere boğun güneşin ışıltısını, örtün saklı kalmış sandıkların üstünü.
Sakın silmeyin raflarda biriken bir yığın tozu.
Yasınızı ilan edin yılları eskiten rafların, yılların sembolü olmuş tozu ile.
Ay ışığını çalan rengin vardı uykularımda.
Bir tutam da sessizlik.
Münzevi hayallerimdi rüyalarımın sahibi ve uçsuz karanlıklardı kırıklığımın sebebi.
İntihar etmişti tüm hislerim.
Kim bilir hangi yaprağın rüzgarıydı tebessümlerim.
Sözde yağan yağmur ıslatmıştı kirpiklerimi.
Vakitsiz koparılmış tatsız bir meyve tadında yaşamak.
Cesaret yoksunu gözlerle bakmak ve bir o kadar da korkmak.
Gülümseyişler, siyah bir porteye renk çalmak aslında.
Kandilerde titreyen gecelerde kaybolmak karanlıklara. Can çekişler yetmezmiş gibi iç çeker ruhum ünlemlerle dolu vedalara.
Saymakla bitmeyen takvim yapraklarının her birine damgalanır keşkesi çok hatıralar.
Daha derin iç çeker ruhum mevsim olunca bahar.
Ağır adımlar atıyor 'Zaman'.
Halbuki nefesi kesilirdi önceleri, koşmaktan.
Sindire sindire tüketiyor kendini, senli günlerime nispet yaparcasına.
Hep şu geç saatlerde yaklaşıyor tüm yokluğunla.
Ruhumun soğuk odalarında soluklanıp, eski bir ayrıntıya takıldığım anı bekliyor usulca.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!