Ayağımda pranga, ellerimde kelepçe,
Yüreğimi asıyor, bin bir türlü gerekçe,
Muhatap arıyorken, her yazdığım dilekçe,
-Ayaz vuran umutlar, açmadan soluyordu,
-Ben ne yapsam nafile, olacak oluyordu.
Özgürlük zindanında, karanlıklar ufuksuz,
Her taraf mezar gibi, gönlüm yurdunda yurtsuz,
Onca insan selinde, korkak, kederli, mutsuz,
-Boynuma kement oldu verdiğim her vekâlet,
-Ne itibar bıraktı, ne zerrece asalet.
Cennetler cehenneme, bir günüm yıla döndü,
Dış dünyalar içimi, daha derine gömdü,
Dizlerimin takati, gözümün feri söndü,
-Kıyamet ateşiyle, ciğerlerim dağlandı.
-Kuruyan mafsallarım, kezzap ile yağlandı,
Ensemden ayrılmadı, muhannet denen illet,
Afram tafram ne ola? reva iken her zillet,
İçleri boşaltılmış fazilet, erdem, izzet,
-Yazık ki dış kabuğu, illa mabut yapanda,
-Sonra ona kıyamla, secde edip tapanda.
Çok epridi bedenim, yamam dikiş tutmuyor,
Sancılar aman vermez, ağrılar uyutmuyor,
İnsanlar unutsa da, dertlerim unutmuyor,
-Onlar vefalı dostlar her an yanı başımda,
-Kutlu otağ kurmuşlar, hepsi sabır taşımda.
Milli ve manevileri, aşkımla süslemekten,
Kin gayreti gütmeden, nefreti beslemekten,
Usanmadım, bıkmadım, gerçeği seslemekten,
-Özümün özü sözler, müşterisiz kalsa da,
-Bigâneler almıyor, dağlar taşlar alsa da,
Bu mevzuat suçlusu, hangi suçu işledi?
Ki bu mevcut yasa, sicilimi fişledi,
Mülteciye yan çıkan, kuluncumdan şişledi,
-Artık onlar öz oldu, bense üvey evladım,
-Ben aptal koyunuyum, çıkmasın mı feryadım?
Allah şahidimdir ki, katma değer ürettim,
Zannetmeyin bedelsiz, asalakça tükettim,
Merak eden olursa, ne eyleyip ne ettim?
-Binlerce istihdama olmadıysam vesile,
-Lanetle anlatsınlar, bir sonraki Nesil’e.
Gerçi yıllardır sarar, her yanımı melamet,
Hain damgası yedim, etmesem de ihanet,
Müteşebbis ruhumda, işlenirken cinayet,
-Avukat, savcı, yargıç, hepsi benim içimde,
-Yüce divan kurmuşlar, yargı başka biçimde.
Değişen yalnız takvim, dedem “Korkut” tan beri,
Deli Dumrullar sarmış, köşe bucak her yeri,
En ağır bedelleri, istiyorken öz veri,
-Geçsem de geçmesem, de bu köprü hepten şerlik,
-Kalleşin işi değil, er meydanında erlik,
Camiye girenedir, hutbedeki son ayet,
Dışarıda kalana, duymayana ne hacet?
Fakat hatip minberde, bomboş kalmış bu mabet,
-Adalet hani nerde? hak hukuk arıyorken,
-Hangi kılıç körleşti? Kılı kırk yarıyorken.
Batınımla hoşum ben, bunca tavrım zahirle,
Ayrılamaz dörtlüyüm evvel ile ahirle,
Benim kavgam kendimle, uğraşamam sairle,
-İçimden dışa çıkış beşeriyet gereği,
-Kâinata borcum var, asamam ki eleği.
Elbet marifet değil “dedim, dedi, demiş ki”
Okuyanlar diyecek “ne muazzam çelişki”
Ayakların baş ile her kurduğu ilişki,
-Zıtlıkları bir eden, tek kubbe olsun diye,
-Bütün gövde bir olup, dirliği bulsun diye.
“Beli” gerçek akdimdir, şahitlidir nihayet,
Sözleştiğim Rabbimi, eder miyim şikâyet?
Elbet onun izniyle kullarına hidayet,
-Kendine muhtaçlara, boynumu eğdirmesin,
-Şu yaralı gönlüme, gayrıyı sevdirmesin.
Biliyorum sanırken, bilmeyi unutmuşum,
Konuşan dudağımı, dilimi kurutmuşum,
Sessiz çığlıklarımın, ellerinden tutmuşum,
-Çaresizler şahıyla, yürüyorum yan yana,
-Beraber gidiyoruz, bu taraftan o yana.
02.06.2016…Mustafa Yaralı
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 2.6.2016 18:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şirin hikayesi Mustafa yaralının geçmişi, dünü ve bu günü
![Mustafa Yaralı](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/06/02/serencam-29.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!