Kimdir bana gülümseyen yeşillik balkonundan?
Demek gecelerden sonra nihayet gün doğuyor.
Bir gülüşündür gençliğimi döndürdü yolundan;
Yanan şu alnım elinin gölgesiyle soğuyor.
Güzelsin ya, ne olursan ol, girdin hikâyeme:
Çok değil evi barkı terk edip sana uyduğum,
Ancak sen tazelikte gül yaraşır pencereme;
Uykusuz gecelerimde kokusunu duyduğum.
Eğil bak suya, ordadır, ordadır güzelliğin, gençliğin;
Sen gel beni dinle, günlerimiz heba olmasın.
Yorgun başımı göğsünde emniyette bileyim;
Artık taslarımız ayrı çeşmelerden dolmasın.
Cahit Sıtkı Tarancı
Seranad
“Sevgiliye şiirlerle, şarkılarla ilan-ı aşk etmek” anlamına gelen bu sözcük, Türk edebiyatında önemli iki şairin çok sevilen şiirlerine de ad olmuştur: Tarancı ve Dıranas’ta.
Kimdir bana gülümseyen yeşillik balkonundan?
Sevgili yeşillikler içindedir, onun olduğu yer cennetten bir parçadır. Hele aşığına gülümsemesi… Aşığın gönlünde kış gününde bahar çiçekleri açtırır. İnanamaz… Gerçekten o mu, bana gülümsüyor mu? Artık yerinde duramaz, gönlü bulutların üzerine fırlar. Allah’ım, bu ne büyük bir mutluluktur!
Demek gecelerden sonra nihayet gün doğuyor.
Geceler boyu onu düşünmek, aşkını söyleyebilme ümidi, onun dikkatini çekebilmek, bu içini dolduran sevgiye karşılık bulabilmek, onun sevdiği renkleri, içini titretecek dizeleri şarkıları bulabilmek… İşte bu gülümseme sıkıntılı, buhranlı gecelerden sonra doğan güneş gibidir.
Bir gülüşündür gençliğimi döndürdü yolundan;
Sevgilinin bir gülüşü, âşık’ın başıboş bir su gibi akıp giden ömrünü yolundan çevirmiştir. Artık bu su, bir aşk bahçesine akacaktır.
Yanan şu alnım elinin gölgesiyle soğuyor.
Âşık’ın, bu “aşk hastası” coşkulu yüreğin alnı ateşler içinde yanmaktadır. Sevgili dokunmasa bile şimdi onun tebessümü, gölgesi bile ona iyi gelmekte, yüreğine su serpmektedir.
Güzelsin ya, ne olursan ol, girdin hikâyeme:
Sevgili, “sevginin gözü”yle bakınca güzeldir, hem de “en güzel”dir. Seven gönül onun etrafında dönmeye başlar. Hayatın merkezi sevgili haline gelir. Işığın etrafında dönen, yaklaştıkça kanatları yanan pervaneler gibi âşık, yüreği acılar içinde sevgilinin etrafında döner. Her yol sevgiliye çıkar. Her cümle sevgilinin adıyla başlar.
Çok değil evi barkı terk edip sana uyduğum,
Bu aşk, eski bir aşk değildir. Yeni heyecanlar, âşık’ı evinde duramaz; oturduğu yerde oturamaz bir hale getirmiştir. Onu izler.
Ancak sen tazelikte gül yaraşır pencereme;
Sevgiliyle bir dünya, mutlu bir gelecek kurma hayalleri süsler hayallerini. Gül, çiçekler içinde çok özel bir yere sahiptir, hoş kokulu ve narindir. Sevgiliyi simgeler bu yüzden sevenin gözünde. Bu güzel, kendi evinin penceresinde onun yolunu gözlemeli ve aşık, istekle arzuyla koşmalıdır evine.
Uykusuz gecelerimde kokusunu duyduğum.
Ama bir hayaldir bu. Acaba sevgili bu aşka cevap verecek midir? Âşık, uykusuz geceler yaşar, acılar çeker. Ona söylemek için tüm cesaretini toplar:
“Eğil suya bak, ordadır güzelliğin, gençliğin;
Sen gel beni dinle, günlerimiz heba olmasın.”
Aşkını itiraf eder. Sevgili, suyun aynasında hem kendi güzelliğini görecek hem de hayatın ve gençliğin sular gibi akıp geçtiğini düşünerek yerinde bir karar verecektir.
“Yorgun başımı göğsünde emniyette bileyim;
Artık taslarımız ayrı çeşmelerden dolmasın.”
Hayatın türlü telaşları peşinde koşmaktan, bu duygusal ‘gel-git’lerden yorulmuş gönül, bir güvenli liman bulacak ve aynı yuvayı paylaşacaklardır. Şiirin en güzel bölümünü son dörtlük oluşturmakta ve son iki dize şiiri taçlandırmaktadır. Çok doğal bir söyleyiş ve yalın bir dil, şairin şiir söyleyişteki ustalığını ve şiirin kalıcılığını hissettirmektedir.
Sedat DemirkayaKayıt Tarihi : 24.8.2008 18:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!