Yaşanmışlıkların ardından nefret bırakmak nasıl bir zihniyettir söyler misin? Nasıl bir vicdandır ki; bizleri şu saçma dünyanın saçma işlerinden sıyıran tek gerçek olan sevgiyi göz ardı etmekten değerli olan menfaatin peşine düşmek? Söyleseneee! ! !
Sevgi uğruna bunca olumsuzluklara göğüs geren ben, şimdi soluduğum buram buram nefretle boğuluyorum geceyi yırtan güneşi izlerken. Hani geceler gündüzlere gebeydi? Hani bahsi geçen aşk, sevgi sözcüklerinin gerçekliği? Bu kadar mı basit, bu kadar mı Allah’ sızsın?
Bunca olumsuz söylemlere göğsünü siper eden ben, bunca yalanlarına düzelir diye sabır çeken ben yıkıldım işte. Kaleydim seni tanımadan önce. Şimdilerde harabe görünümlü bir bedeni sürüklüyorum peşimde. Hep dedim sana, kimseye güvenmediğim ama en az güvensizlik duyduğum sen. Sen geriye kalan güven kırpıntılarını da süpürdün ardın sıra. Değdi mi bari amaçların uğruna yıktığın içimdeki efeyi? Değdi mi onca emeği, eziyeti, beslediğim duyguları bunca yalan üzerine kurmaya?
Al şimdi yalanların ve sen başbaşasın. Yeni kurbanlarına sar sarmala, biraz daha yürek, umut söndür. Bunca pisliğin kol gezdiği günümüzde tek temiz kalan sevgiyi gölgelemeye devam et. Et ki; seni gören hayvanlar bile o gölgede serinlenmektense güneşte kavrulmayı tercih etsin. Ben’li saltanatın sona erdi koca yalancı efe . O saltanat ki, içinde duyduğun güvenle katlanmıştı gün be gün. Yaşadığın saltanatın sarayını çatıdan yaptın be efe, yanlış burada işte. Binayı çatıdan yaptıkça başına çöker dostum sen bunu unuttun.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta