-Acılı çocuklar;
ağlamaklı gözlerinden dökülen yaş damlaları,
feryat eden analar, üstüne üstük kimsesizlik.
-Acılı çocuklar;
tutulmayı bekleyen eller, yine, kimsesizlik.
Adım Ahmet, soyadım Mehmet.
Bir gün toplanırım elbet.
Dün Gabar’da bayrağa sarıldım,
Evvelkisi gün Dağlıca’da
Güldürmesinler, kızdırmasınlar beni,
Dinlemem ne kuzeyi, ne güneyi,
İşte sabah, bak uzanıyor aynı yol.
aynı dilenci kadın ve çocuk,
tokken açlığı çekenlerin uğrağı
birkaç damla hamurcuk.
Gözlerim hepten aşina
Yorgunum, kalmadı mecalim,
Bedenim dur durak
Gölgem benden ilerde.
Aramakla bulunmaz.
Nerde bulurum Allah’ım Nerde!
Elveda güneş! Elveda yıldız ve ay!
Gün ışığında yürüyen Şeref sana da elveda,
hepsi senin olsun, ver bana mabedimi.
O neymiş diye sorarsın bana;
O gündüz değil gece, yaz değil kış, aşk değil de aşkı aramak.
Bi de şafak sökmeden asla uyanmamak.
Kış güneşi;
Karanlık bedenimin üzerinde üşüyen vehim çiçeklerinin temennisi,
Bir sonraki baharda açmayı güden hayallerin ta kendisi,
Ne kışım, ne güneşim, ne hava nede su.
Adem derler adıma,
Sen misin dağları taşları,
Asırlık çınarları götüren.
Sen misin eteklerinde gezdiğim vadilerin üstüne dikilen.
Yüzlercesi üst üste dikilmiş gökyüzüne merdiven.
Camlarında kimliksiz yüzler,
Dönmüş arkasını bakıyor geçmişe,
Ağlıyor gülenden habersiz.
Ağlamayı unuttu gülen ölümden habersiz.
Engelliyor kırk çeşit mevki ve makam,
Paranın kölesi-hep haram.
Ah! keşke, dönebilse öncesine,
...Hangi topraklarda yürüyorum, bilmiyorum.
Bilmiyorum evleri, yolları,
Ne insanı, nede hayvanı.
Döndü siyretim surete,
Biz dağlardan gül aldık,
Ne aldıysak onu gördük,
Ne ektiysek onu biçtik.
Yar olduk yarenlere,
Dost olduk sevenlere,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!