Cüzdanımın çıtçıtı açık kalmış…
Dün yine çileden çıkarttın beni.
Kibar ve işinin ehli bir garson, bu restorandaki…
Ben de çok sert çıktım sana.
Çarşı tezahüratının orijinal şarkısı çalıyor radyoda…
Böyle olsun istemiyorum…
Saat 12’den sonra
Bütün içkiler şarapsa
Rakıdan sonra
Bütün saatler 12’dir…
Mell diyorum sana...
ayaklarının güzelliğinden belki,
belki de göğüslerinin üzerindeki o çatlaklardan
aşağı süzülen, taze dereler gibi...
Hain bakışının ve çocuksu gülüşünün hatrına
Mell diye anıyorum seni...
İkinci yeni; bir yenilik
yenilir…
İkinci yeni; iki gün
ki gün…
İkinci yeni; birinci değil
üçü yok...
Sert kalçalar vardı o zamanlar
ve şarkılar da farklıydı,
dokunaklıydı sanki herbiri
dokunulmamış memelerin irkilişi gibi
işi bilmeyen ellerimizde...
aslında anlıyorum da...
her yer mi
her yer mi?
yaptıklarından utanan bir tren garı
Küstah bakışları
yüksek topukları özlüyorum
kadın kokan kadınları...
En silik anları
en garip notları hatırlıyorum.
Tramvay geçicidir de
Travma kalır.
Tek benzerliği sesleridir
Travmayla tramvayın…
İzlemesi zevkli olmayan şeylere karşı bu ilgi
hatta yetenek, nereden geliyor?
Bunu düşünüp dertlenecek kadar bile
gücü yok bugünün
ancak her zaman bir olasılık asılı durur
uzaklarında bir yerlerde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!