Bilemedim ki nedir bu ahval
Avare rüzgâr tam da karşıdan esiyor.
Dingin deniz köpürmüş mü, bu ne hal?
Abanan bulutların ne de garip sesi var.
Var mıydı geçmişe ödenmemiş borcum
Hayallerinle yalnızım gecelerce ben,
Kaç zamandır dert ortağım,
Sessiz geceler de seni andırıyor,
Her gidiş dönüş için derdin,
Beni kalbim böyle kandırıyor.
Akşamüstü hüznü... etraf ne sessiz...Kumrular da sessiz...bu dünya sakin.
Öylece oturuyorum anlamsızlıkta... Belki düslemiştim böyle dünyayı.
Ama bu sessizlik çaresizlik mi? Ya da hayra şerre alamet mi bu?
Akşamüstü gölgesinde gölgeler, kim bilir ki, hangi oyuna hakim,
Yalnızlıkda duruyor eski yerinde, hasret, özlem esir olmuş gölgeye,
Ama her nedense hüzne talimim...yoksa mutluluǧ a ihanet mi bu?
Derin tarihinle övünen şehir, ben sana kırgınım be Istanbul!
Yaşarken acı var, mahşeri sızı, kim bilir ki, unutulmak ne zor şey.
Kim bilir ki kalbimdeki alevi, heyelanlar kuşatmış ki etrafı...
Sesin çıkmaz sanki sonsuz rüyada, sürgünlerde umut olmak ne zor şey.
Tam karşıdan esen fırtına için, dünyalar gerekmez tek yürek kâfi...
Bak, yine ben, yalnızlığın koyu gölgesinde,
Senin bana biraktiğin hatıraları anarım.
Uzaklardaki rüzgarların hüzünlü sesinde,
Özlemimi, hasretimi ben mutluluk sanarım.
Terkedişin canevime hançerini vursa da,
Bir ölçüm yaptım ki, ağırlığı aşktan mı ki,
Bulabildim mi kayıplarımı,
çare bunca yol aşmaktan mı ki,
Dünyam dar,
Dünyaya bakış açım dar.
Ya da benim aklım şaşmakta mi ki...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!