geç önümden,
yıllarım kayıp giderken elimden
karanlığa boğ beni
nefretinle kör et gözlerimi
al yüreğimdeki sevme yetisini
bir hançer sapla ve öldür beni.
Ağlasam,niye ağlıyorsun diyeceklerdi
söylemeyecektim,
Zaten; söylesemde anlamayacaklardı beni
biliyordum.
İçime attım hep:
Anlatmadım,anlatamadım derdimin ne olduğunu.
Gökyüzündeki yıldızlar kadar yakınsın bana; ay kadar aydınlık, gece kadar karanlıksın ve güneş kadar parlak…
Gökyüzü simsiyah olmuş yine,
Yağmurlar yağıyor üstümüze,
Sen ve ben sırılsıklam olmuşuz,
Sarılsak birbirimize.
Bulutlar ağlıyor halimize,
Bakardım gözlerine sabahlara dek,
Koklardım saçlarını bir demet gül diyerek,
Ağzından düşmezdi hiç:
Bitmesin aşkımız, ebedi kalsın hep,
Söyle… Bize ne oldu.
Bembeyaz hayatımda kara kaplı bir defter içinde hüzünlerim,kederlerim bekler.
Babalar Gününde Şehit Düşen Kardeşlerime;
İstanbul bugün pek efkarlıydı çocuk
Kimi zaman fırtına olup dağıttı ortalığı
Kimi zaman şimşekler çaktı,yağmur olup yağdı
Kısacası içinden geldiği gibi davrandı
Ben, hayattımda yılmadım kavgalardan asla ve korkmadım hiç kimseden Allah'tan başka.
Yağmur çocuğuyum; yağarım toprağa damla damla,
bazen rahmet olurum bazen fırtına.
Barış için yaratıldım aslında ama savaşıda severim hasmımla.
Zamanı gelince kalkmasınıda bilirim oturmasınıda.
Giderim buralardan ama;
Ben ölüme koşarım ölümde bana koşar,
Buluşuruz ortada iki aşık misali,
sevdiğim tüm kadınlar gelir aklıma bir bir,
Karanlıkta kaybolur bütün yaşanmışlıklar.
Sonra bir yağmur yağar...
Ruhum ıslanır...
Önce tertemiz yaşadım,sonra kirlendi herşey.
Yürüdüğüm yollarda paçalarıma bulaşan çamur; beni,benden etti.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!