Gökyüzünün karanlığında ilerlerken
Duyduğun martı haykırışında uyandım
Acırken kalbinin gülü, ben yok olmaktaydım
Varmak isterken sahildeki balıkçı kahvesine
Bir tutam ot üstünde sabahlayan ben berduşa rastladın
İnsanların koşuşturmaları düştü dimağına
Topkapı kavşağında
Kulağımda çınlayan
Şarkıydın,
Sıkça gidip gelmelerde,
Otobüs duraklarında saatlerce
Beklenen
Yaşa diyorsun bana sevdan için sevdalığın için
Sen istersinde ölürmüyüm artık, canım sevdiğim!
İşlemez bana ne kar ne boran nede fırtına
Bu kalp ölmez sen istemedikten sonra
Ne süngü, ne bıçak, nede bomba
Sonbaharın kışa dönüştüğü
Zamanlarda, sen havanın kararması,
Sulu karın üzerine yağdığı
Günlerde, onda buldun
Çokça aradığın aşkını…
Üsküdar’ı geçer iken
Eski bir türküydü,
Sahilde rastlaşmamız.
Yaşadıklarımız,
Dilimize dolaşık,
Yarım yamalak bir
Seni sevmelerin ortasındaydım
Fatih köprüsünden
Geçişlerimde…
Kavacığı saran rüzgâr
Benim başımda eserdi
Sertçe
Karanlık gecelerde, it pususunda
Ölmememe sebep,
Geriye dönüşlerimsin…
Eksi kırk derecelerde beni
Buz tutmaktan koruyan
Baharımdın, açan güneşim
Çiçeğimdin, göğsüme yerleştin
Dalımda açan can eriğim
Seni ne çok sevdim nağmussuz...
Şarkımdın, kulaklarımda
Sevmek delicedir bazen, gülerler!
Yitirmek değil midir, hasretin kendisi
Üzülmek ne adına bilinmez aşkın kisvesinde
Terk edende üzülür yitirir kendisini,
Kasımda kaybedersin, bilinmeyen yıllar öncesinden
Masal
eskiden kalan bir masalmış
leylayla mecnun
yalanmış bu masalın leylası
çöle düşen mecnunmuş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!