Senelerin, uzun senelerin gözümün önünden silemediği pastoral hatıralar pek az değil bende.
Bunlardan birisi işte.
Burnumuza su seğirttiği ilk gençlik yıllarıydı, yaz sonrası kırmızı yağmur yeni dinmiş, elimdeki çoban değneğine yaslanarak, hayvanlarımı otlatırken bir dere kenarında.
Selin debisi düşünce biraz, su kıyısına kendisini atan bir balık göründü, sarı dudaklarını göğe doğru dikerek, ne anlatıyordu bilmiyorum, tam o sırada, çalının dibinde, kuluçkadaydı belki de, bir köy kuşu, serçe suya doğru yürüyordu.
Ben umurlarında değildim, bence; balıkla kuş kendi tarzlarınca epeyce bakıştılar, konuştular.
Belki de; şöyle bir sohbet geçti aralarında:
Balık; Serçe göklerde ne var ne yok, suyumuz bulandı bizim,
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta