Dosttan gelen Şerbet-i Gül; döküp gitmek yoktur bizde.
Sohbet bize "ikrâm" "ödül"; çıkıp gitmek yoktur bizde.
"Gel" edene olduk konuk, ne din sorduk, ne de uyruk
El uzatan dosta yumruk, sıkıp gitmek yoktur bizde.
Bulduk doğru güzergâhı, terk etmeyiz bu dergâhı...
Gönül Hakk´ın nazargâhı, yıkıp gitmek yoktur bizde.
Yırttık dünya tapusunu, yaptık gönül yapısını...
Kırıp dostun kapısını, çekip gitmek yoktur bizde.
Engel bekler ayak aşa, gam çekmeyiz bakıp taşa
Suya hasret varken, boşa, akıp gitmek yoktur bizde.
Bozup nefsin şer ağını, şükür, aştık kin dağını
Dostun, gönül otağını, yakıp gitmek yoktur bizde.
Dünya denen ara durak, kara toprak kula kundak
Haklı söze kızıp, dudak, büküp gitmek yoktur bizde.
Hayır ve şer iki nehir, kirli suda yüzmez mahir
Yüreklere zakkum, zehir, ekip gitmek yoktur bizde.
Dostum varsa bacam tüter, dost bağında bülbül öter
Hiç demeyiz; tamam, yeter; bıkıp gitmek yoktur bizde.
Bildik kulun Mi'râcını, taktık dile ar tâcını
Sevgi, dostluk ağacını, söküp gitmek yoktur bizde.
Kayıt Tarihi : 6.12.2011 15:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!