aşk için mazeretin olmadı hiç
hep gitmek için mazeretler ürettin
alıp götürdün birlikte uyanacağımız sabahları
susturdun cilveleşmiş seslenmelerimizi
senden gelecek her sese sağır kesildi sözcükler
şarkılar kürdili hicazkar makamını unuttular
sen söylemeyeli
sensizlik yığıldı evime
gözlerim ama,
dilim lal,
dudaklarım çatlak çatlak
acıyor
öpemiyorum dudak izlerini
döktüğün yerlerden
gözlerimin baktığı yerlerden payıma düşen
ömrümden çaldığı zamanı ödemeye mahkum
koskoca bir sensizlik
bonbon şekeri aldığın çocuk
arkandan ağlamalarda hala
duyduğum her haykırışta
senin adın
Haykırmalardayım çocuk gibi...
fonda korkunç gecelerimin şarkısı tınlamakta:
“Karanlıklar içinde kayboldum
yine sensiz her gece
Çığlıklar duydum beynimde
Uyandır beni bu kâbustan
Gece ve sen birdiniz
Gece ve sen birdiniz..."
"içine tereyağ sürdüğümüzde sevdiğin gibi
fırından yeni çıkmış francalı ekmek
boğazımdan geçmiyor artık
bir simit, bir de çay tek öğünüm
bir de her akşam
balkonumun rüzgarına serdiğim rakıyla,
yanında beyaz peynir, domates, kavun,
taklit etsem de kafayı bulmalarımızı
bir şey olduğu yok..."
Aşkımızdan geriye kalanlarla doldurduğum çuvalı
sırtımdan indiremedim bir türlü;
çığlığın asılı kalmış kulaklarıma,
yoruldukça beddualı gülücükler saçıyorum
korkularımı ötelemeğe...
bitmesini dilemediğim sılayım
artık
yırtıp ikiye ayırdığın fotoğrafta kaldı aşk
bir yarısında ben mahsun
ötekinde sen yoksun...
dudaklarından dökülmüş
son sözcükleri de süpürdüm
attım
gelme
sevmez bu yürek bir daha
sen olsan da...
Kayıt Tarihi : 29.11.2012 21:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!