“Daha sensiz bir sesleniş, karanlığa Sen kala.”
Yine ufuktayım, sen her zamanki gibi yerindesin../uzaklarda. Bugün nedense çok aradım sesini../Yine sus-pussun bu gece.. Düşler neden hep siyah-beyazdı ki? Ve neden sessiz? Yoksa yıldızları mı söktüler yerinden? Geceler daha da koyu, gözlerini yanına aldığından beri. Daha çok tutuyor beni, bu sensizlik.
Gündüzlerimi sakladığın o bakışlarda, geceye sarılan perdelerdeydin. Perdelerde kokuyordu yokluğun. Ve önümde içimdeki boşluğun, birde ellerimde düşmeyi bekleyen kelimeler.. Yakamoz tutuyor ellerimden, üşüyorum../Evet üşüyorum. Boşluğunu yamalamak çok zor. Suskunluğun../O daha da zor, sağır gecenin en içinde.
Şarkı dinliyor sanki içimden biri, notalar yüklüyor varsızlığına. Sesine giden o suskun şarkılarda, güfteler mi yapılıyor? Banttan suskunluk mu yoksa? Oysa tüm bedenimi yokluğuna sunmuşum canlı yayında olduğumun farkına varamadan. Üstelik şarkıyı siliyor, gölgenin siyahında kaybolan bu yağmurluk ada(m) . Piyanonun dağıttığı akustik repertuarım da üşüyor, az önce döktüğüm içkinin üzerinde. Dağılıyor notalar mürekkebini yitiren ürkeklikle.
“Gözkapaklarım kapanmıyor gözlerime, yarı açık uyuyorum..”
Şarkına tutunan bu kelimeler, bakışlarını açamamış gözlerime sunulan kuytular arasında sayıklanıp duruyor../Sayıklanıp duruyor./ Biraz sen oluyorum.. Söylettiğin bu şarkılar, varlığının yerini tutmuyor Hande. Kendine dair her şey, kendime dair her şeyden ibaret oluyor. Bazen üstümü açıyor sana dair her şeyden ibaret gözler, rüyalarıma girince; yarı açık gözlerimde. /Yine üşüyorum. Kendimden vazgeçtiğim bu düşte, sana yakın bulduğum parçaları birleştiremiyorum./Üşüyorum…
“Umuda her gece bir karanlık daha giydirdim, yokluğuma sen kala..”
Hadi ışıklar vurun beni yüzümden ve gözümden; rastgele sıkılan kurşunlar gibi. Yada sen, sen yap bunu. Her gece karanlığın içinden geçen bir ışıkla vur beni. Hadi bir uzun yolculuk başlat bana. Ve bırak beni uyku vaktine. Tek yumruk gözlerim../Ellerimle bastır nefesime, bir dalgada kes nefesimi, hadi yap bunu. Ölümüm senin elinden olsun, sensizliğin elinden değil.. Nede olsa sensizliğin telif hakkı bedelimde..
Yoksa bu suskunluk bitirecek beni../Ve sessizlik./Sessizliğinin çığlığı, gözyaşlarımın tadına varan./İyi bir yok oluş olmalıydı bu benimkisi, kötü bir var oluş gibi. Yada neden kim vurduya gitmiyordum ki, değil mi? Zaten, zaten kanunlara sığmıyordum yada kanunlara uygun değilim, değil mi? Son huzmeleri de intihar etti, fırçamın cinayetindeki bu kentin. Önce ışıklarım sönecek değil mi? Yoksa yüzünü boyadığım birkaç tuval üzerindeki ümitlerim mi? Söylesene önce hangisi?
“Pusuya yatmış, sessizlik ve sensizlik..”
Daha çıplak bir sensizlikteyim şimdi, saklayamayacak kadar sensizlik. Söylesene sen hiç kapkara bir sessizlikte, Handesiz kaldın mı Hande? Sensizlik mi sensiz, yoksa sessizlik mi sensiz? Sessizliği tutsam sensizlik, sensizliği tutsam sessizlik..
Varlığın sağır, hasretin yüz desibel.. Sessizlik benim sensizlik…
Aycan KöseKayıt Tarihi : 19.11.2006 13:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hiçbirşeye Sen Kala.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!