Sen yokken biraz daha ölüyorum ben
Gönlüm kara kış misali buz tutmuş gibi
Gökyüzü karanlık,hava hep yağmurlu
Ölüyorum ben sensizliğin ortasında
Ne denizin mavisi eski mavi
Ne gökyüzü eskisi gibi parlak
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ne denizin mavisi eski mavi
Ne gökyüzü eskisi gibi parlak
Ne çiçeklerin kokusu eskisi gibi
Herşey anlamsız...
hiç bir şey eskisi gibi değil,kutlarım.YUVASIZ KUŞ
TEBRİKLER KUTLARIM SELAM VE SAYGILAR
kutluyorum tüm kalbimle.
yorum yazma gayreti içerisinde sildiğim ilk yorum ertesi kalemden dökülen üç beş dize anlam dolu sözler sefayla okudum tebrik ediyorum şairem
BU GÜZEL DİZELERE NE YAZILABİLİRKİ SEVDA ÖZLEM YAKMIŞ KAVURMUŞ ORTALIĞI...SESSİZLİĞİN ORTASINDA GÖZ GÖZE GELMEK HARİKA HAYALİ İLE BULUŞMA TEBRİKLER ..
Mlesef çektiğimiz acılar sevdiklerimizi geri getirmiyor Sadiye hanım, taktir - i ilahi diyelim. Yaradan emanetini bir türlü geri alıyor. Mekanı Cennet olsun.
Allah başka acı göstermesin.
Teşekkür ediyorum sevgili dostlar ziyaretiniz ve değerli yorumlarınız için minettarım ..Naime hanımcım ne güzel dile getirmişsiniz içimizde yaşadıklarımızı çok doğru 9 ay taşıdık 14 yıl büyüttük gözlerininin içine bakarak ve küçük bir bahaneyle Allah'a kavuştu..O mutlu çok iyi biliyorum,hissediyorum..Bende mutluyum artık böyle güzel bir meleğe beni anne yaptığı için ..Bu sözleri söyleyebilmem 10 yılımı aldı :(( Rabbim hiç bir kulunu evladıyla imtihan etmesin..
güzel bir çalışma tebrikler
Çok kısa bir zaman zarfında annem, babam, iki ağab eyim ve bir gelinimizi kaybettim. O zaman yazmıştım bu şiiri. Sizi anlıyorum Sadiye hanım. Ve bu şiiri o nedenle size armağan ediyorum..
Bilirim hiç bir şey o acıyı unutturamaz. Fakat Yaradan, kalanlara versin onun kalan ömrünü diyorum ben... Size sabırlar diliyorum bir kez daha...
Dokuz ay karnında taşıyıp da doğumda kaybetmiştim ben de bebeğimi. Hiç yüzünü görmediğim halde yıllarca yandım. Siz nasıl yanmayasınız... Kutluyorum değerli yürek sesinizi sevgim, saygımla.....
KIRK MUM...
Canının çekirdeği kaybolduğu an
Sanki yüreciğinden bir parça kopar
İçinde kırk tane mum tutuşur inan,
Her sabah bir tanesi söner mumların
Mumlar erirlerken sen tükenirsin can…
Tükenirsin can
Sonuncusu sönecek diye bekleme
Gizli gizli yanar hep mahşere kadar
Yara, kabuk tutmuş gibi görünse de
İçin için kanar dokunduğun zaman
Dayanabilmek çok zor, öyle zor ki can…
Öyle zor ki can...
Kayıplar da gitgide fazlalaştıkça
Hasretler sanki keskin bir hançer olur
Sönmeyen mumlar ise yanardağ olur
Lavları eritirler yüreğini de
Tutuşup kül olursun tükenirsin can
Tükenirsin can....
Naime Özeren / Mayıs 2008
Güzel bir eser..başarılar dilerim
Duygu yüklü şiirinizi
beğeniyle okudum
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta