Saat sonsuz sensizliği 20 geçiyor.
Denizin yakıştığı bir kafenin, kumsala taşan kamelyasındayım.
En köşedeki masayı seçtim yine.
Üzerindeki kandili yine en köşeye çektim.
Etrafındaki desenin masaya vuran gölgesi, böyle daha bi yakışıyor ruh halime.
Buraya ilk oturduğumda beni mest eden müzik, dolduruyor içimi.
Sanki sensizliğin İspanyolca seslendirilişi gibi.
her zaman ki sade kahve şimdi daha acı geliyor.
Deniz kokusu, kahve kokusuyla meşkte.
Her şeyin eş olanı gibi, bu da daha bi hoşuma gidiyor.
Etrafıma bakıyorum. Sanki herkes, her zamankinden daha yalnız gibi geliyor.
Aralarında aşkın tadını çıkaran, seçilmiş gibi gelenleri, yalnızlık eleğimden geçirdiğimi farkediyorum sonra... Sanırım kıskanıyorum...
Kumsalı yeşile bürüyen ışığa takılıyor gözüm sonra.
Kelebeklerin aydınlıkta dans edişlerini izliyorum.
Sonra karanlığa kayıyorum...
Sonra daha karanlığa….
Karanlık oluyorum...
Kayıt Tarihi : 22.7.2011 12:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!