Sensizliğe sürgünüm, çöl sıcaklığı harında serap göreli gibi, kum taneleri arasına sessizce sensizliğe doğru kıdım kıdım sızan..
Çaresiz yorgun ve tükenik.. Kum yığınları ortasında yuvarlanmalı düşüşler yaşıyordu ay ışığında ruhum.. Oysa ne güzel masum esiyor etrafımdan salına salına geçen kum taneleri, çöl harikası kaktüs çiçeklerini umursamadan..
Sürgünlüğümün, başlangıç nedeni neydi hatırlamıyorum. En son seni ne zaman görüp görmediğimi hatırlamadığım gibi, Dün müydü ne? Yoksa hayal miydi dünkü gördüğüm? Ve dün hangi yoldan geçtiğimi hatırlamadığım gibi..
Bilmiyorum, gönlümden sana boşalan sevgim, sendeki aşk deryasına kavuşmuş muydu yoksa? Hasretin, zaman tünelinin geçtiği her noktadan bir örümcek ağı gibi ilmik ilmik örüyor bedenimi bu gece.. Seni simlerle ipek ağına bağlamış, bana getiriyor ve her defasında bırakır gibi yapıp kaçırıyor uzaklara, sürgünlüğüme bırakıyor..
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Değerli arkadaşım yazman da yeterli :)))
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta