'Sen de değmeden geçersen yüreğime,
vurulduğum dağlardan öfkeyle kalkar,
kınalı saçlarından bir kement yapar,
asarım kendimi yıldızsız bir gecede'..
Sana içimin ürperişleri gibi çağlayan denizlerden bir avuç şiir topladım. Sana sığınışımın alaca karanlık kuşağına belediğim korkularımda, ufkumun sabır ilmeklerini saçlarının incecik tellerine bağlayıp, dağ rüzgârlarının insanın içini titrettiği yayla yollarında hasretini soludum. Yıllara meydan okuyup, aşk'taki bütün sınırları zorlayıp seni aradım, her yaşama sarılışımda.
Sıkıcı bir konserdi yokluğun. Ne düşler görmüştüm oysa seninle, bu sevdanın sancılı kollarında hasretin kopardı gönül salıncağımı. Sen gideli, ekinler taneye oturmadı. Sen gideli kaya oyuklarına gözyaşımı saldım. Acının dalında ağustoslar yaktı ciğerimi sen gideli. Dağlarından yuvarlanmış, sökülmüş tırnaklarım binbir yerinden. Kelepçen sıkar olmuş bileklerimi. Güneş tütsülü gözlerine yüreğimi kurban etmişim sen gideli. Yanmışım, yakılmışım, yalvarıp yakarmışım sırtlan bakışlı, piç gülüşlülere. Sensiz, göğsümü yerinden, etlerimi kaslarından, gözlerimi yuvalarından sökmüşüm.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,