Uzatıyorum ellerimi, yoksun.
Yüreğimde yumruk gibi bir sızı…
Ne yana baksam, uçurum…
Neye dokunsam, buz dağı…
Üşüyorum.
Ardında bir bozgun bırakıp nereye gittin kim bilir?
Susuyorum.
Sözcükler dudaklarımda esir.
Bil ki, toprak sensiz eskisi gibi cömert değil.
Uzatıyorum ellerimi, yoksun.
Gözlerimde hıçkıran bir çocuk…
İçimde, en derinlerimde asırlık bir boşluk…
Dayanamıyorum.
Nerdesin?
Nerde o senli sabahlar?
Nerde inadına haykıran sesin?
Ve o aydınlık şarkılar…
Özlemek dedikleri bu olsa gerek,
Her gün kokunu getiriyor rüzgârlar,
Yağmurlara karışıyor nefesin.
Sensizliğe alışamıyorum.
Şehir kapayınca gözlerini,
Seni düşünüyorum.
Gün, geceye yaslayınca başını,
Odalara sığamıyorum.
Çaresizlik… dedikleri bu olsa gerek!
Kalbim parçalara bölünüyor,
Boğazımda bir şey düğümleniyor,
Sensiz yapamıyorum.
Neyi duyar, ne konuşur bu kör duvarlar?
Düşmandan daha düşman şimdi aynalar.
Güneşin o en yiğit türküsünü mırıldanmıyor meydanda kuşlar.
Yoksun,
Yüreğimde demir parmaklıklar…
Yutkunamıyorum.
İbresi yok sensiz çocukluğumun.
Ellerim emanet sanki,
Nereye gider bu yollar?
Kim bilebilir ki
Unutulmuş gözlerdeki uykularda imzam var.
Ellerimi uzatıyorum, yoksun.
Bir gelsen, bir gelsen… bitecek oysa bu meymenetsiz yalnızlık.
Ah, ah bu sancılı ayrılık!
Yüreğine dokunamıyorum günlerdir,
İçimi ısıtan gülüşüne sarılsam…
Yok ki başucumda gözlerin.
Pencereden eylül sızıyor içeri,
Çürüyor yüzüm; sesim eskiyor.
Zaman, alev alev yanıyor.
Dudaklarımda bir özlem şarkısı…
Bu gözyaşları da neyin nesi yanağıma süzülen?
Ya bu acı... ömrünü ömrümden sürgün eden?
Yaram ağır,
Gittiğin günden beri yüreğim sağır.
Hayallerim sersefil,
Günler artık geçmiyor mu ne?
Yaşamak, o eski yaşamak değil!
On günde bir asır yaşadım; yaşlandım sanki.
Karlar yağdı içime,
Ardından dev bir ayaz…
Sabahları sensiz uyanmak,
Nasıl bir acizliktir anlatılamaz.
Özlemek, ateşlerde yanmakmış yeni öğrendim.
Ağlamak, denizlerde boğulmakmış, nerden bilirdim.
Her şeyi erteliyorum,
Sen gelmeden gülmek yok, duyuyor musun?
Mevsimlerden sonbahar,
Sen de yoksun ya…
Artık şarkıların ne anlamı var?
Hasret ağır…
Sen gittin gideli, yüreğim sağır.
Şakaklarımda kırağı,
Kiminle bölüşsem gecelerimi
Geceler hoyrat, geceler âsii.
İçim tepeden tırnağa gece,
Sensiz kan oturuyor mısraların kalbine.
Omuzlarımda asırlar var,
Asırlar ki, angarya…
Küf tutmuş sokakları indirip, şarkılarımızı asıyorum duvarımıza.
Şarkımız seni çağırıyor çocukluğumuza.
Gülüşün koynumda,
Umut penceremden uçup gitti,
Koyacak yer yok ki uyurgezer yüreğimi.
Ellerimi uzatıyorum, tutmuyorsun.
Hüznün elleri değiyor saçlarıma,
Sana ağlıyorum.
Sûretin düşüyor duvarlarıma,
Nefesin geziniyor odamda.
Yitik bir çocuğum uzaklarında.
Hayallerim sersefil,
Günler artık geçmiyor mu ne?
Yaşamak, o eski yaşamak değil.
Hasibe GEZGİN
Hasibe GezginKayıt Tarihi : 7.10.2006 20:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İçimde tipi; ellerimde uçurumun o simsiyah elleri... Nicedir saçlarına tutunup da, solumadım hayatı. Bakışlarım donuk, ıssızlığım iliklerimde çocukluğumu süpürecek kadar sonsuz... seni mi özlüyorum ne? Işığın, sevdan içimde; sevgin öylesine katık ki örselenmiş gecelerime. Bu şiir doğarken, ağrılı ve sancılı gözbebeklerimde sızın kanarken, yoktun sen; uzak bir şehirde iklimsizdim ben. Sensiz kalmanın iç parçalayıcı siyahlığına tutsak cehennemi yudumluyordum. Sevmek ve seni özlemek... ve sonra sevgini özlemini yazmak dilsiz kelimelerin el verdiği şiirlere. İşte, benim sevgiden, yaşamaktan anladığım bu sevgili.
TÜM YORUMLAR (2)