Bu sabah sensiz sahte bir güne uyandım,ne vardı sanki geceden çekip gidecek,bir şafağı daha benle kucaklasan olmaz mıydı.
Ne kadar boş ve anlamsız artık bu ev,sinsi acılar gizli kuytu köşelerinde,yok kalamam ben burada,böyle sensiz duramam, gözlerimi yumup,dar attım canımı dışarıya.
Hani her sabah mahmur gözlerle sürüklenip bir dem konuk olduğumuz rıhtımdaki çay bahçesi var ya oraya götürdü ayaklarım.
Aynı masada oturuyorum sandalyen boş.
Bize deli aşıklar diye takılan garsona iki çay söyledim,duraksadı,abi birisi kime dedi,söyleyemedim,sustum kaldım iki damla gözyaşının ıslaklığında.
Mavi sularda boğuldu yüreğim,akıp gitti içimde ne varsa.
Hani yavru balık sürüleri yaklaşırdı kıyıya ve sen simitinden kırıntılar atardın,çocukca mutlu olurdun konuşurdun onlarla,işte yine geldiler bu kez ben kırıntılar attım yemediler,seni sordular öyle karanlıktı ki duruşum senin gibi güneşimi alıp kaçtılar.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,