O KADAR
Ne kadar zaman verdin?
O kadar zamanımı aldın.
Ne kadar sevdiysen!
O kadar sevildin.
Ne kadar verdiysen
O kadar aldın.
Ne kadar öptüysen
O kadar öpüldün.
N e kadar ........
O kadar.........
Niye kızıyorsun ki !
Her şey karşılıklı olmadı mı?
18 Temmuz 1996
SALLAMALAR
Etme çelik çocuk ile muhabbet
.oy .ötüne
Çeksin zahmet
Eşeği bağırtan
.aşşağıdır
Eşek öldü
Yenisini aldın
Ortaklık bozuldu
Eşek tökezledi
Ben düştüm
Düşmeseydim de
Sonunda yine inmeyecek miydim?
18 Temmuz 1996
NASIL KIYARSIN
Nasıl Kıyarsın Bir Çiçeği Koparmaya
Koklamak için ?
Nasıl kıyarsın bir hayvanı kesmeye
Kurban etmek için ?
Ya nasıl kıyarsın bir insanı öldürmeye
Doyumsuz nefsini körlemek için
Sen nasıl bir insansın ki
Kıyılmışlar üstünde yaşamını sürdürürsün.
12 Haziran 1996
HAYELLER VE ANILAR
As taşlı yolda
Araba ile inerken
Aniden direksiyona nasıl sarılmıştın
Denize arkamızı dönüp de
Oturduğumuzda yan yana
Balığın üzerine
Ağı nasıl da bırakıvermiştin
Sebze tarlasında dolaşırken
Saksıdan kopardığın acı biberi
Tatlı bir şekilde
Nasıl da severek yemiştin
Rüzgarlı bayırda dolaşırken
Aniden çıkan rüzgarla
Bluzun kafana nasıl da geçivermişti
Gümrük çıkış ve giriş kapısı arasında
Gözlerin kapanıp dizlerin kırıldığında
Tansiyonun nasıl da düşmüştü
Bir yanı uçurum yolda ilerlerken
Benim kullandığım arabaya binmeyeceğini
Kesin ve ısrarlı bir şekilde söylemiştin
Hani bir de uzaktan kumanda ile oynarken
Aniden kısa devreden kontak yapınca
Gözlerin kararıp ta kendinden geçerken
Nasıl da tatlı bir şekilde yayılıp kalıvermiştin
Anımsayamadın değil mi ?
Ya da anımsamak istemedin
Benim için hep tatlı anılar
Ne güzel söylemişler
Gençler hayaller ile
İleri yaştaki
gençler ise anılar ile yaşar diye
19 Ağustos 1996
TANIMAZ OLDUN
Ne o sarı dana
Ne bakarsın melül melül
Tanıyamadın mı yoksa ?
Biz aynı yaylayı yaylamadık mı ?
Aynı kaptan tuz yalamadık mı ?
Aynı yalaktan su içmedik mi ?
Aynı siste
Aynı karanlıkta yol almadık mı ?
Yoksa ben mi değiştim
Olamaz diyemiyorum
Bu yaşam şartları
Ne şekillere sokmuyor ki bizi ?
Ya sen kara kız
Ya sen
Biz aynı pencereden
Aynı denize bakmadık mı ?
Aynı kapıdan girip çıkmadık mı ?
Aynı merdiveni saymadık mı ?
Aynı yolları adımlamadık mı ?
Aynı çayırlara uzanıp
Aynı çiçekleri koklamadık mı ?
Ben mi çok değiştim
Yoksa sen mi tanımaz oldun ?
7 Haziran 1996
YANARIM
Akşam olur, sabah olur
Geçer ha bu hayat durmadan
Geçip gittiğine değil
Sensizliğine yanarım
28 Nisan 1983
BİLDİĞİM SEVDİĞİM
Bücür Şubat ‘ın gecelerinden biri yine
Nöbetteyim.
Yağmur yağıyor
Ve ben seni düşünüyorum.
Her yağmur yağışı mı
Seni hatırlatıyor
Yoksa seni düşünüşümde mi
Yağmur yağıyor ?
Hüzünden mi yoksa mutluluktan mı
Bulut göz yaşlarını döküyor bilemiyorum
Askerim , nöbetteyim
Yağmur yağıyor ve seni düşünüyorum
Bildiğim sadece bu
Ve seni çok sevdiğimdir vefasızım
26 Şubat 1982
29 ŞUBAT’A
Yinede şanslısın
Bücür Şubat
Bir de bana kulak ver
Hey hat
Devrettikçe her dört yılı
Artırabilmektesin bir gün.
Beklediğim halde yirmi beş yıl
Bir saatime dahi veremedim yön.
29 Şubat 1980
KÜÇÜĞÜM
Ölüm Aklıma Gelirdi
Zulüm aklıma gelirdi de
Seni seveceğim aklıma gelmezdi
Akla gelen başa gelir derler
Bu sefer tersi oldu küçüğüm
Aklıma gelmeyen başıma geldi
Seni deliler gibi seviyorum küçüğüm
27 Nisan 1983
UNUTULMADIN Kİ
Bir arkadaş anlattı
“Bir türlü onu unutamıyorum” demişsin
Nasıl olur da unutabilirsin ?
Sen hiçbir an olsun
UNUTULMADIN Kİ
2 Şubat 1976
YANGIN
Yarim senden ayrılalı
Epey zaman oldu
Bıraktığın ateş
Yangına döndü
İstanbul itfaiyesine
Doğanın suyu da takviye oldu
Bu yangın
Ne durdu
Ne de söndü
14 Temmuz 1995
ÇOK SEVMELİ
Sevgiyi paylaşmak değil
Amaç elbette
Ve lakin sevgisiz olmaz hiçbir şey
İki veya daha fazla canlının
Ya da nesnenin
Çok sevmesi gerek birbirlerini
19 Haziran 1992
UTANSIN
Ekmek kavga
Hayat esaret
Sevgi sömürü olmuşsa
Yapanlar utansın
Kardeş düşman
İnsan canavar
Ölmek, öldürmek kurtuluşsa
Sebep olanlar utansın
Selam rüşvet
Ekmek hasret olmuşsa
Bu duruma getirenler utansın
Dünya sahne
İnsanlar kukla
Birkaç dengesiz seyirci olmuşsa
Yönetenler utansın
2 Nisan 1980
ÇITIR FINDIK
Hayat
Yaşanmalı sevinçle
Yaşanmalı hüzünle değil
Baharda yaşamalı
Güzünle değil
Yaşamın
Şenol ması için
Baharda sevinçle yaşamalı
Güzün hüzünle değil
Çıtır fındığım
12 Eylül 1995
DÜŞÜN
Kerem ‘in Aslı ‘ya
Mecnun ‘un Leyla ‘ya
Ferhat ‘ın Şirin ‘e
Ve
Bülbülün güle olan
Aşklarını düşün.
Benim sana olan aşkımın yanında
Bunların hiç kaldığını DÜŞÜN
8 Aralık 1975
HASRET
Sen hasret nedir bilir misin
Ölüm kusan soğuk namlunun
Kol gezdiği sokaklara
Hasret kalmadın ki .
Sen sevgi, inanç nedir bilir misin
Nereden bileceksin
Sevginin
İnancın
Para olduğu şu dünyada
4 Mart 1980
BİR KOT BİR GÖMLEK
Biz serseri gençler
Bir kot, bir gömlek giyer
Ne bulursa onu yer
Sana çabuk ulaşmak için onu içer
Hayat kimisinin yüzüne
Bizlerin de arkasından güler
Böyle gelmiş böyle gideriz.
28 Nisan 1983
TABİAT VE BİZ
Gecenin hüzün verici sessizliğine dalarak yine
Seni , beni, kısaca bizi hatırladım yine
Bir insan kadar vahşi
Bir insan kadar sakin Karadeniz mavi sularının
Yalayarak uzandığı sahilinde
Yeşillikler alemi
Rengarenk kır çiçekleriyle süslü fındık bahçelerinden
Göz göze, diz dize, el ele, yanak yanağa
Konuşmadan saatlerce bakışan gözlerin derinliklerinde
Aşkımızı ne güzel anlatırdık değil mi
Olgunlaşan meyvalar çocuklar
Bağrışan martılar çocuk seslerini
Toplanan fındık mahsulü geleceğimizi hayal ettirirdi bize
Bir geminin limandan, suyun kaynaktan
Yağmurun buluttan, güneşin günden uzaklaşması gibi
Ayrılacağımızı düşümüzde görsek inanmazdık
Ne yazık ki acı olan
Bir deniz, bir fındık bahçesi, bir de biz insanlar gibi
Var olan gerçeklerdir.
10 şubat 1982
ÖLÜM
Benden şanslısın ölüm
Sevilmesen bile arzu ediliyorsun
Arzu etmeyenlerin dahi
Bir gün sana gelmeyecekler mi ?
Ama ben öyle mi
Hep sevildim, sevilmedim
Sevilmek nedir bilmedim
Arzularımın arkasında
Dayanamayıp ben de sana geldim.
4 Mart 1980
ÇEKMEDİ
Ne Mecnun Leyla ‘dan
Ne Bülbül Gül ‘den
Ne Vietnam Amerika ‘dan
Ne Afganistan Rusya ‘dan
Çekti ;
Ne Türkiye yönetenlerden çekti
Benim senden çektiğim kadar.
“Ferman dinlemez kalbim”
2 Nisan 1980
BAŞKA
Doğumum yaşamak için
Doğuşumla ne verdim aileme
Acıdan başka.
Bebek çocuk derken büyüdüm
Ne yaptım sanki büyümekle
Çile çekmekten başka.
İlk , orta, lise okudum
Ne öğrendim
Faydasız bilgilerden başka.
Yaşadım yirmi beş yıl
Ne yaptım bunca zaman
Sömürmekten başka.
Sevdim insanları hep
Ne karşılık gördüm
Sevgiye ihanetten başka.
Yaşarsam bir yirmi yıl daha
Ne yapabilirim, ne görebilirim
Kötülükten başka
2 Nisan 1980
ŞENOL
Şımarma
Elleşme
Nazik
O
L
23 haziran 1993
GÖZLERİN
Hatırlar mısın bir tanem
Fakat ben unutmadım
“ –Ne bakıyorsun öyle ?
-Size değil kendime
-Aptal mı ne
-Gözlerinin derinliklerinde görmek kendimi
Aptallaştırdı beni”....diye
Bir anda böyle başlamıştı her şey
Kendimi aradığım gözlerine hasret.
26 Nisan 1978
YAZ GELMEDEN
Bir hazan zamanı
Nasıl yeşillendirip güçlendirmiştik sevgimizi
Kışın soğuklarında bile
Yaşamıştık bu canlılığı
Bahar geldiğinde
Daha bir gelişip aşk olmuştu sevgimiz
Yaz, yeşilliklerin meyve verme zamanı
Biz bu mevsimi yaşamdan geçtik
Aşkımızın meyvesını görmeden
Güz mevsimine atlayıverdik
Yaprak dökümüne ayak uydurarak
Bin bir güçlükle yeşerttiğimiz aşkımızda
Aynı mevsimde
Hiçbir şey anlamadan
Nasıl oldu da bütün yeşilliklerini kaybetti
Bir ümit olan
Güz mevsimini de tatmadan
Aşkımız öldü
Başın sağ olsun vefasızım
8 Aralık 1977
BELKİ
Mısralar sıralayan romantik çocuk
Nedir bu halin
Neden kin dolup katılaştın
Yoksa senin elinden oyuncağını alıp
Umut ve neşe kaynağını yok ettiler
Hangi çocuğun oyuncağı alınmadı ki elinden ?
Biliyorum o senin için o hayat kaynağı idi
Düşlerini ona kurup
Giderdin hayal alemine
Şimdi yine hayal dünyan geniş
Fakat eskisi kadar renklendiremezsin.
İnsan çeşitli şeylerle hayallerini renklendirip
Umut ışıklarını kuvvetlendirebilir
Benim bildiğim sen
Ancak hafıza kaybına uğrayıp
Eskiyi unutursan
Renkler içerisinde hayallerini kurarak
Yaşayabilirsin
Belki.
11 Mart 1977
BAŞIN SAĞOLSUN
Hatırlar mısın o günleri bilmem
Tek katlı, villa yavrusu evimizi
Renk , renk çiçeklerle çevrili
Bahçemizin ortasına yapılmasını
Kararlaştırmıştık beraberce
İçinde bir çiçek
Bir böcek
Mutlu geçecek
Yaşamımızı başlatmıştık
Sabahları senin sıcak busenle
İşime dinlenmiş bir şekilde gider
Dönüşte
Aynı sıcaklıktaki busenle
Unuturdum bütün yorgunluklarımı
Derken seneler geçti
Bir eser meydana getirirdik beraberce
Adını Umut koyduk
İkimizin umuduydu o
Umudumuz daha da renklendirmişti yaşamımızı
O büyüdükçe mutluluğumuz da büyümüştü
Anımsayamadın yine değil mi ?
Anımsayamasın da
Ben yaratmıştım hayalimde bunları
Ve sayende
Tek ve en büyük umudumuzda bitti
Başın sağ olsun
5 Aralık 1977
SENİ DÜŞÜNÜYORUM
Saat yirmi dördü geçti yine
Yeni bir gün başlıyor
Ben
Bir günün bitişine
Ve yeni bir günün doğuşuna aldırmadan
Kafamdan her şeyi silip atmış durumda
Tek bir şeyi düşünüyorum
Gemisi batan kaptan
İflasın eşiğindeki milyoner
Ölümle burun buruna gelen bir insanı bile
Benim kadar derin düşüncelere salmayan
Tek ve derin düşüncem
Rüyalarımdan ve hayallerimden silinmeyen
Gerçekte
Hep benimle olmasını istediğim
Canımdan çok sevdiğim
Sensin
2 Şubat 1976
ŞAŞKIN DAMLA
Ben
Ne güneşin boğucu sıcaklığından
Ne de cehennemin azap ateşi ile yanmaktayım
Bu çilekeş ben
Mah yüzünün
Pembe yanağının
Elma dudağının
Servi boyunun
Kalem kaşının
Her şeyinin hasretiyle
Ateşi aşkınla yanmaktayım
Ne olur vefasızım
Çilekeş beni
Varlığından bir haber eyle ki
İçin için yanan bu yangına
Şaşkın birkaç damla düşüversin
20 Temmuz 1976
SEN
“Gözden uzak olan
Gönülden de uzak olur.” Diyorlar
Yalan bir tanem yalan.
Ne zamandır görmediğim sen
Her an benimlesin
Gördüğüm her genç kızın
Gözünde, kaşında, yanaklarında
Saçlarında ,boyunda , gülüşünde
Yürüyüşünde ,sesinde, hareketinde
Hep sen varsın bir tanem.
Tabiatın güzelliği, güneşli günler
Sinema salonları, mutlu çiftler
Hep seni hatırlatmakta kara gözlüm.
Yalnız olduğum zamanlar mı ?
Hayalimde
Dinlediğim şarkı ve türkülerde
Okuduğum şiir ve hikayelerde
Hep sen varsın bir tanem.
Gözden uzaklığın,
Seni bende daha ilahlaştırmakta
Ve beni hep sen yapmakta.
30 Nisan 1976
İÇERİM BEN ARKADAŞ
Şaşırırdım gördüğümde
Aptallaşırdım konuşurken
Delicesine seviyordum çünkü
İçiyorum şimdi, sanma ki yokluktan
Yokluğundan, yalnızlığınla
El ele olduğumdan
“Kalk artık” diyor meyhaneci
“Eserisin belli
Sevdiğinin
İçmeye değer mi ?
Canan için içilir mi ?”
İçerim ben arkadaş.
27 Kasım 1975
ATATÜRK ‘E
Devrimciliğini
Yakıp, yıkıp geçmek ;
Devletçiliğini
Özelleştiricilik, bölücülük ;
Halkçılığnı
Parçalamak, bölücülük ;
Milliyetçiliğini
Irkçılık, mafyacılık ;
Laikliğini
Dinsizlik , yesincilik ;
Cumhuriyetçiliğini
Örfi ve keyfi idarecilik
Şeklinde yorumlayıp, uyguluyorlar ;
ATAM
23 Kasım 1995
HESAP SORMALI
“Bu gün de açız”
Demekten ,
Utanır olduk.
Sebep olanların
Utanmasını beklemeden
Harekete geçmeli.
Fakat ,
Ateş almazlara döndük
Nedir bu durgunluk ,
Bu uyuşukluk
Her gün biraz daha gecikmeden
Beklemeli değil
Hesap sormalı.
4 Şubat 1988
BU DA MI KADER
Geldim dünyaya yaşamak için
Hayat güldürmedi
Dedim kader.
Kalbimi kaptırdım
Sevdim seni
Sevgi güldürmedi
Bu da mı kader ?
8 aralık 1975
GELEMEM Kİ
Çağırma beni
Gelemem
Şimdi kış mevsimi
Soğuk, kar ve buz.
İlk gelişim mi
O zaman ilkbahardı
Sana olan yollar açılıyordu birer birer
Ve ilk heyecana engel olamıyordum.
Yazın mı ?
Nasıl durabilirdim gelmeden
Yılan sıcağa akar misali
Ben de hep sana.
Nasıl mı ulaşırdım hazanda
Bulutların döktüğü göz yaşlarından
Oluşan akıntıya kapılarak
Sen de son bulurdu
Düşen damlalar.
Ama şimdi kış
Öyle eskisi gibi değil
Buzlarla kaplandı sana olan tüm yollar
Buzlar çözüldüğünde mi ?
Arayı açmış olan zamanı
Kat edipte
Sana ulaşamam ki.
15 aralık 1977
MESLEKLER
Siyaseti politikacılara bıraktım,
Yalancılığı , hırsızlığı da.
Öldürmeyi katillere,
Askerlere ve polislere bıraktım.
Rüşveti alabilenlere ve verenlere,
Eğlenceyi ehli keyiflere
Rol yapmayı sanatçıya
Eğitimi öğretmenlere bıraktım.
Çalışmayı köylüye, işçiye, memura
Sömürüyü patrona, kapitalistlere bıraktım.
....................................
Kısacası her şeyi erbabına bıraktım.
Meslek sayılırsa.... sevmeyi seçtim kendime.
30 Mayıs 1995
İSTANBUL
İ ‘ni insanlardan, iyilerinden
S ‘ni sisten, sesten ve de sevginden
T ‘ni tarihinden, taşından, toprağından
A ‘nı avarelerinden, aşıklarından
N ‘ni nedenlerinden, niçinlerinden
B ‘ni bulunanlarından, bulunmayanlarından
U ‘nu umutlarından, uzaktakiler inden
L ‘ni lalerinden, limanlarından
Almışsın , adına yakışır.
İnsanlarınla
Sevginle
Tarihinle
Aşıklarınla
Nedenlerinle
Bulunanlarınla
Umutlarınla
Lalerinle
Yine de yaşamaya değersin
Sen
İstanbul
4 Nisan 1995
FINDIK
Fındık gibisin
Çabucak kırılıp alınıyorsun.
Ceviz gibisin
Çok katı ve sertsin.
Fıstık gibisin
İnsanın arzusunu artıyorsun.
Badem içi gibisin
Taze taze, canlı canlı.
Sen nesin ?
Nasıl bir şeysin ?
Kuruyemişçi dükkanı mısın yoksa ?
27 Mayıs 1995
BÜYÜLÜ ŞEHİR
Bulancak sokakları
Dar fakat temiz
Yeşilhisar sokakları
Stabilize fakat yeşillikler arası
Rüya alemi
İstanbul sokakları
Geniş fakat pislik içinde
Yürümesi dahi zor bir konumda.
Bulancak
Bir yanı masmavi deniz
Diğer yanı yemyeşil doğa
Mavi ile bütünleştiği yerde
Güzel bir nokta.
Yeşilhisar
Havası koklanmalı
Derin derin, sindirerek teneffüs edilmeli
Suyu ilaç niyetine içilmeli.
İstanbul
Havasına, suyuna, doğasına rağmen
Tutsak kaldığım şehir
Emeğimle katkıda bulunduğum şehir.
Yeşilhisar
Bir mezarlık sessizliğinde.
Bulancak
Bir köy sessizliğinde
İstanbul ‘un gürültüsü ile karşılaştırıldığında.
Yeşilhisar
Köyüm ;
Bulancak
Kentim ;
Doğup büyüdüğüm yerler.
İstanbul
Yaşadığım yer,
Tutsak kaldığım şehir ;
Doğasına rağmen,
Bir türlü kopamadığım,
Yaşamaya mecbur olduğum,
Büyüsüne kapılıp ayrılamadığım şehir.
11 Eylül 1995
FINDIK
Sen
Yeşil fındık dalında
Yeşil Çotanak da ki
İçini henüz doldurmamış
Süt fındık.
Ben ise
Dalından koparılan çotanağın
Harman edilip
Patoza verilerek
Kav sulundan ayrılıp
Harmanda kurutulduktan sonra
Çuvallanıp
Pazara sunulmak üzere olan
Kuru Fındık.
İkimizin bir araya gelmesi zor değil
Sabır işi.
Sen de aynı yolu şana kadar
Ben
Çuvalda hala seni bekliyor olursam.
Daha da olmazsa
Pazardan sonra
Fabrikada kırılarak
İç hale geldiğimizde
Bir bardak içinde
Ezme olarak
İç içe girmiş olabiliriz yine de.
13 Eylül 1995
28
28 Nisan
Turan Emeksiz ‘in ölümü.
28 Temmuz
İzine ayrılış vedası
Ve de, bu ara zaman yılın güzel zamanı.
28 Şubat
Ayın son günü.
28 Eylül
Doğumumdan bir önceki gün.
28. yaş
Askerlik bitişi ve işe girdiğim zaman.
İkinci 28 yaş
Görebilecek miyim ?
28
Bu da plakam.
Hayatım da ki 28 ‘lerin yeri.
28 Temmuz 1995
BE GÜZEL
Merakımı yenemedim
Yinede soramadım
Adın ne be güzel ?
Armut değilsin
Isıramadım ;
Tadı ne be güzel ?
Yatak değilsin
Yatıramadım ;
Boyun ne be güzel ?
Teraziye, kantara
Koyamadım ;
Huyun ne be güzel ?
18 Temmuz 1995
YANIMDAYMIŞSIN GİBİ
Gerek rehavetten
Gerek yorgunluktan
Gerek zaman aşımından
Dalıp uyuyuveririm bazen.
Aniden uyandığımda
Yanımda senin olmadığını görünce
Şoke olurum hep ;
Dalarken yanımdaymışsın gibi
Sanki.
12 Temmuz 1995
GÜL
Gülüm
Diyemiyorum sana ;
Gülün ömrü az olur zira.
Sana gül diyorum
Ömür boyu gülüver hep
Gülünce daha da güzelleşiyorsun zira.
12 Temmuz 1995
IRMAK VE GÖL
Ben hırçın bir ırmak
Sen ise sakin bir göl.
Bilinmez, kaç zamandır
Hep sana akmaktayım deli dolu
Sen de sakinleşip durulmaktayım.
Bazen sen de dalgalanmakta isen de
Ne bir gemi batırırsın, ne bir bina yıkarsın ;
Kısa sürede kağıt gibi olursun.
Onca zamandır
Ne ırmak akmaktan bıktı ne de bitti ;
Göl de dolup taşmadı.
Belirsiz bir zaman ırmak hırçın akar
Göl kabullenir, sakinleştirir.
Hep böyle olur
Biri akar, biri kucağını açar.
Doğanın izni müddetince
Birlikte olunup gider.
25 Mayıs 1995
KURBAN
Gözümün hedef tahtası
Ağzının damak tadı yada kilidi
Kulağının alabildiği tek ses
Belini kemeri
Dilini ABC si
Kollarının dolgusu
Ayağının kabı
Bayramının kurbanı olsaydım ;
Yokluğumda ne yapardın ?
28 Nisan 1995
TANRICASINA TAPIYORDUM ÇÜNKÜ
Şen ve neşeliydi hayat
El ele olduğumuz zamanlar
Nazar mı değdi aşkımıza
Ellerimiz neden koptu
Lodos mu yoksa poyraz mı esti
Bir neden arıyorum
Unutulmuşluğuma
Lodos da poyraz da esse
Unutturamaz seni bana
Tanrıcasına tapıyordum çünkü.
28 Kasım 1975
ESERİN
“ Nedir bu halin
Fırtınaya mı tutuldun
Harabe altında mı kaldın
Ceketinin her yanı sanki birer cep olmuş
Pantolonun paçaları dizlerine çıkmış
Gömleğinin sadece yakası kalmış
Şakaklarına böyle kar mı yağdı
Bu koku nedir
Hiç mi su görmedin
Yatak yerin şarap mahzeni mi
Gözlerin neden böyle kanlı ve kinli ? “
Diye sorma
Merhametinden
Sadece acıdığın
Bu aşk dilencisi
Senin eserin
8 Aralık 1975
BEDDUA
Bir daha sevmek mi
Lanet olsun
Beni bu hallere koyan
Allah’ından bulsun
Yaşamak kadar sevmekle
Haram olan
Bu dünya yıkılsın
Yok olsun
1 Aralık 1975
UNUTULMADIN Kİ
Bir arkadaş anlattı
“ Bir türlü onu unutamıyorum” demişsin
Nasıl olur da unutabilirsin
Sen hiçbir an olsun
Unutulmadın ki.
2 Şubat 1976
MAALESEF
Saçmalardan seçmeleri
Ellerimle husule getirirken
Neler düşlediğimi söylesem
İnanır mısın bilmem
Sen hiç sensiz olmadın ki
Ellerini açıp tanrıya yalvarmadın ki
Ve kendine susamadın ki
İçin için yanan gönlünü
Yalnızlığa itip
Oruç mu tutturuyorsun sevilerime
Rastlamasaydım o gün
Unutmaya çalışmaz, unutulmazdım
Maalesef
Zulmüne terk etmeseydin kaderin
Aramazdım çok eskileri
Lanetlemezdi bu günleri
İnanmış bulunuyorum sahte aşkına
Maalesef.
20 Şubat 1977
ARKADAŞ
Arkadaş, ne sıcak duygular taşıyan bir kelime
Şaşırtıcı olur insanın duyguları
Karşı cinsten olursa hele
Amigo ise de bazı dillerde yazılışı
Şaşırmayın hemen
Karşılığı sıcak duyguların birbiri ardı sıralanışı
Aşk olup çıkar bazen işin içinden
Şarkılar , şiirlerle anlatılır
Kalplerin birlikte çarpışına ve mahşere dek
Arkadaş ; aşk gelmişse hemen arkasından
Şanslısın arkadaş
Kavuştuğuna inan çoklarının aradığı mutluluğa.
25 Şubat 1977
NE OLUR SÖYLE
Şarkılarla Şiirlerle
Anlatırdım Sevdiğimi Sana
Sayıklaması gibi delilerin
İlk göz ağrımsın benim
Yalnızlığa iterek beni
Ellerin diline düşürdün
Uğrunda kalbimi
Ezikliğe uğrattım
Sen ise vefasız bir şekilde
İkimizi de yaktın
Canı gönülden mi
İstedin ne olur söyle
25 Kasım 1975
SEVEMEZSİN
Anne sevgisine muhtaçsın sen
Kimseyi sevemezsin
Henüz, gerçek sevginin ne demek olduğunu bilemezsin
Gerçekten sevenin durumunu bilemezsin
Bunları anlayabilmenin
Okulu, öğreticisi yoktur
Ancak hayat mektebinde tecrübe sonucu elde edilir
Sen o yaşa geldiğin zaman çok geç olacak
Sen baharında çiçek açarken
Ben hazanımda yapraklarımı dökeceğim
O zaman sen hayatın tadını çıkaracaksın
Ben ise kimsenin haberi olmadan
Yüklenmiş olduğum gam kederle
Hayat mektebine son vererek
Sensizliğin acısını unutacağım
1 Aralık 1975
SEN DELİSİ
Az Da Olsa
Vardır her insanda sevgi
Bir gün bulursun
Sevdiğin ve sevenini
Şunu unutma
Bulamazsın ben gibi
Sen delisini
13 Aralık 1976
ARZU
Teybe kaseti koyup ta
Her değişen şarkıda
Anılarını tekrar yaşadın mı ?
Her film seyredişinde
Hayaller kurup ta
Mutlulukları gelecek gördün mü ?
Tek başına bir oda da kalıpta
Bir kendini bir de sevdiğini düşünüp
Sıkıntıdan boğulacak hale geldin mi ?
Ara sıra tek başına dolaşıp ta
Mutlu çiftleri görüp
Kıskandığın oldu mu ?
Beraber olduğumuz anlar
Zamanın durup ta
Gözlerinin gördüğünden
Mahrum kalmamasını diledin mi ?
Ne bileyim
İşte böyleyim ben
İnsan olduğu gibi değil
İstediği gibi olmasını arzuluyor.
2 Ağustos 1977
AĞLIYORUM HEP
Şarkılar ve sen
Sen ve rüyalarım
Hayallerim ve sen
İçki ve sen
Sen ve ben
Ve ben senle doldukça
Gözlerim yaşla doldu ve boşaldı
Demek ki gelecek korkusuydu bu
Şimdilerde için için ağlıyorum hep
Bir anda
Beni bana bırakışına
6 Aralık 1977
SEVENLERE
Aşk nedir bilmezdim, o öğretti bana
Ayrılıp ta üzülenlere gülüp geçerdim
Beni düşürdü aynı duruma
Sevip sevilenler
Kulak versin çağrıma
Koşulların yeşerttiği sevgiyi besleyin
Ta ki sonsuza dek
Ben sevdim kavuşamadım
İstemem bir yaratık ayrı kalsın sevdiğinden
27 Nisan 1978
BAYRAM
Doğru söylemiş söyleyen
Delilere her gün
Yıl 1974
Çifte kutlamıştım kurban bayramını
Çünkü o gün
Gönül tahtım bulmuştu sultanını
Ondan haber aldığım
Konuştuğum, gördüğüm, haber aldığım zamanlar
Hep bayramdı
Benim için
Yıl 1977
Kutlayamadım kurban bayramını
Bitmeyecek zannettiğimiz aşkımız
Kurbanı oldu bayramın
Bayram gelmiş.......
..........................
21 Kasım 1977
SEVERİM SENİ
Bir fincan kahvenin hatırı kırk yıldır
Bizi üç yıl daha yıpratan
Yılların hiç mi hatırı yok tu
O zaman hangi akla hizmet ettin
Şimdi hangisine
Yine şanslısın vefasız
Mutluluğumu bir anda yıkana
Mutluluk dileyemiyorum
Fakat sevdiğim insana da
Beddua edemiyorum
Bir gün pişman olursan
Vakit çok geçmiş olmasına rağmen
Yine de arama beni
Zaman ne olursa olsun
Severim seni
6 Aralık 1977
NEDEN
Kalbimi boş koydun
Acımadın , geçip gittin
Bazı geceler rüyama girip
Kapanmak üzere olan yaramı kanatıyorsun
Neden ?
27 Nisan 1978
ÜÇ YIL BU
Üç yıl bu
Dile kolay dile
Ağlaya güle
Ulaşmadık mı bu güne
Kim istedi böyle olmasını
İçimiz burkularak bakmamızı düne
Çilekeş bülbül
Nasıl konuşamadan gittiyse güle
Ben de sana
Mutluluk diledim haydi güle güle
Üç yıl bu
Dile kolay dile
Sen yaktın
Beni ve seni bile bile
Çok geçmeden
Dönersen bana yine
Üç yılın anısına
Yerleşebilirsin boşalttığın yerine
Çok geciktikten sonra arama beni
Yangından sonra kalan kül mutlu kılamaz seni
Üç yıl bu
Dile kolay dile
Bulutlar bir anlık hasret için
Tutamazken göz yaşlarını bile
Çekilir bir dert mi
Her gün yeni bir çile
Bir dolsa şu bitmeyen çile
Razıyım çiçeksiz gitmeye
8 Aralık 1977
BİR ANDA OLDU
On sekiz Eylül dokuz yüz yetmiş dört
Bir başlangıç oldu
Sekiz aralık dokuz yüz yetmiş yedi
Her şey son buldu
Nasıl
Ne şekil de anlayamadan
Feleğin acımasız çarkı
Üç yılın mutluluğuna
Acı ve kederi bir anda vurdu
Sonra
Ne ben aradım
Ne o sordu
Her şey bir anda oldu
8 Aralık 1977
İNAN İNANABİLİRSEN
“Gözümü açıp ta
Mutlu dünya mı yıkmayın”
Diyen ozana
Hak vermemek elde mi
On dördün de gözünü açtığın yavrunun
Mutluluğumu bir anda yıkmasına ne demeli
Bir yerde ona da hak vermeli
Bir anda değiştiriyorsun dünyasını
Senin dünyan mı
Bir küçüğün verdiği dersi
Algılayabilmekle son bulur
Acı fakat gerçek bu
Artık inan inanabilirsen
Bir benzerine
8 Aralık 1977
O GÜN
Bu yağmur hatırlatır bana
Hep sevenleri
Ve seni
Ben unutamıyorum o günü
Sanki gökyüzü bizim için karalar giymiş
Bulutlar bizim için ağlıyordu
Gök gürültüsü aşkımız için kükrüyordu
Ama sen
Bunları görmüyor duymuyordun
Ben ise
Hazin sonumuza
Bulutlarla beraber döküyordum göz yaşlarımı
Aşkımız için idi bile bunlar
Senin için değer miydi bilmem
Fakat yine de senin için değil mi ki olanlar
8 Aralık 1977
ANLATAMIYORUM
Bana deli mi diyorsun
Ben de öyle zannediyorum
Söz dinlemez gönlüme sorarsan
Seni seviyorum
Bir deliliğin ne olduğunu
En iyi bilen delidir
Aşkın ne olduğunu bilen ise
Aşık tır
Fakat deli hastalığını
Nasıl anlatamıyorsa
Ben de sana olan aşkımı
Anlatamıyorum.
8 Aralık 1977
SEVERİM SENİN HER ŞEYİNİ
Severim seni
Kalem kaşını
İnci dişini
Elma yanağını
Kiraz dudağını.
Severim seni
Kara gözünü
Tatlı sözünü
Mah yüzünü.
Severim seni
İpek saçını
Kahkahalarla gülüşünü.
Severim seni
Servi boyunu
Masum huyunu
Şununu bununu.
Severim seni
Senin her şeyini
Söyle
Hiç mi sevmedin beni
.........................
Severim yine de seni
...........................
13 Aralık 1977
SEVGİLİYE
Nişanlanmak üzere olan
Zavallı kız
Mutlu görünümün altında
Ne kadar hüzünlüsün
İtiraza kalkışma
Okunuyor gerçek gözlerinden
Mutluluk dilemek istiyorum
Fakat korkuyorum
“Hangi mutluluk” diye haykırmandan
Gerçekleri anlatamayarak
Kötü bir şey yapmandan
Olmasan da benim
Yine de yaşamanı isterim.
13 Aralık 1977
FELEĞE
Söylesene kahpe felek
Sana ben ne ettim ?
Kötü kaderi bir kuyruk gibi
Peşim de eyledin
Terk etmese bir gün beni kötü kaderim
Yakındır , ben onu terk ederim.
4 Mart 1980
SEVDİĞİME
Seviyorum seni anlasana
Ürkekliğin neden böyle
Ruhunun sesini dinlesene
Evlilikten mi korkuyorsun
Yalnızlığı mı yeğliyorsun
Yoksa anlatamıyor muyum sana
Aşkımın gerçekliliğini.
Aşkı aşığına sor gel
Yalnız sevdiğini görüyor insan
Yalan söylemiyorsa
Işıl ışıldayan gözlerin, sen de seviyorsun
Lakin saklamana sebep ne
Deli mi etmek istiyorsun aşığını
Işıldayan gözlerin gibi
Zulmünü kesip, sevdiğini haykırıver.
24 Ekim 1979
ANLAYAMADIM
Sevgini sordum
Ayrılmaktan korktuğunu söyledin
Beni anlamanı istedim
Severek yaptın
Görmediğim zamanlar
Tanıdıklara sordun
Mektup yazdım
Cevabını aldım
Yanına çağırttın
Ayağına geldim
İstediğim şekilde giyindin
İstediğim gibi gezdin
Biraz beklemelisin dedim
Sakıncalı buldun
Kaçmamızı önerdim
Oralı olmadın
Üç yıl başladığı gibi bitti
Ama ben seni hala anlayamadım
27 Nisan 1978
İSYAN
İsyan nedir bilir misin
Doğduğuna
Doğurana
Yaradan’a
İsyan etmeyen bilebilir mi
İsyanı kağıtlara dökenlere
Sor bir yol
4 Mart 1980
GÖRSÜN DÜNYA
Fırtınalardan kabaran denizin sakinleştiricisi
Ağlatma sen de beni bulutlar gibi ne olur
Taze bir gülüsün gönül bahçemin
Mis kokundan mahrum eyleme
Aşk ateşinle beni yakmak istemiyorsan ne olur
Askerim, tezkereden çok sevenimi beklerim
Yalan değil, işte gerçeklerim
Tanrı şahidimdir, sevgimde şüphe yoktur
Elem ve acı verici olan ayrılıktır
Kalkacak bir gün bütün bu engeller ortadan
İkimiz el ele beraber olunca
Nasıl mutlu olurmuş sevenler, görsün dünya o zaman.
30 Aralık 1981
ÖYLESİNE
Şen şakrak sesi ile
Elem ve hüzün verici şarkıları
Nasıl söylüyorsa bülbül
Ellerimle öyle karalıyorum satırları ben de sana
Lakin kağıt aşığın derdini anlamıyor ki
Bulutlar göz yaşlarını döker
Umutlarla yarına bakarak
Lakin bu da son bulacak bir gün gülüm
Uzak değil yakın bir gelecekte
Tam bir yaz sıcaklığı olacak
Bülbül şen, bulut göz yaşsız.
30 Aralık 1981
FAŞENTUKEL
Film şeridi gibi geçerken hayalin gözümün önünden birer birer
Askerliği unutuyorum o an yer yer
Tanrıdan dileğim kavuştursun beni sana, seni bana
Uzun yıllar yaşayalım beraberce aşka kana kana
Kaderimiz böyle yazılsın, böyle tanınalım alemi cihana
Şarkılar mutlu konuyu bizden görsün
Eller kopmamayı bizden öğrensin
Nesiller örnek olarak bizi kendilerine
El alemin sözüne değil, kalbinin sesine kulak versin
Lakin mutluluğu elden kaçırmamak için ensesine iyi binsin
25 Ocak 1982
BİR TANEM
Fani dünyanın kanunu bu
Aşıklar sevgiliyi, asker tezkereyi bekler gülüm
Ta ezelden beri böyle gelmiş böyle gidiyor
Maksat nedir ? tam anlamıyla bilemiyorum kara gözlüm
Amaç çile çekmek ise
Yıllardır çekiyorum şahidimdir tanrı
Tamamlanıp bitince bütün bunlar
Ellerimiz dahi kopmayacaktır bir tanem
Kader denen nesne zorlasa bile
İkimiz beraber bir bütün olunca
Nasıl durabilir ? aşkın önünde bir tanem
30 Aralık 1981
ÇİNGENE GÜZELİM
Çizildiyse kaderimiz
İkimizin de böyle
Mecburen gideceğiz bu yoldan meçhule
Değil mi ki bazı aşıklar
Ermeden muratlarına gittiyseler de
Mutluluk yolunda ölmediler mi
Şans , talih değil hayat
Emekle sürdürülen telaşa
Nasıl yönleneceğini biliyoruz
Engelleyenler var lakin
Lanetliyorum fakat insanlığımdan utanıyorum
Çingene güzeli aşığım
İstemiyorum bir yer edinmeni
Gelip gidenlerin yolcu hanı ettiği kalbimde
Gark olmamak için daha fazla acılara
Engel olacağım bütün gücümle
Mutluluk umup hüzün getiren aşklara
25 Ağustos 1980
KAÇAMADIM
Hep kaçmaya çalıştım
Kötülerden kaçmak istedim
Dünya iyilerden çok kötülerle dolu
Yokluktan kaçamadım
Çünkü içinden çıkamadım
Aşktan kaçayım dedim
Deli gönlüme söz geçiremedim
Arı misali çiçeğe konmak ister
Hiç yapamıyorum
Sen ben de ben oldun
Edindiğin yerden atamıyorum
5 Ekim 1982
SEN VARSIN
Sen yokluk nedir bilir misin
Görev kutsal deyip çık araziye
Varlık bir yanında yokluk bir yanında
Sen hiç çaydanlıkta makarna yaptın mı
Çadırını kaldırıp başka yere kurdun mu
Bütün şartlara rağmen her şeye tamam dedin mi
Bunların haricinde birde sevgili düşündün mü
Olsaydın benim yerimde
Yokluk içinde birde yaşardın sen derdini
Ama yine müteessir değilim
Ben yaşıyorum varım
Ve de yerin olan kalbimde sen de varsın
5 Ekim 1982
MUHABERECİNİN AŞKI
Asker oldum muhabere
Her şeyimi veririm senden gelecek habere
Görevim seyyar santral
Ne olur bırak nazı, gel gönlümü al
Telli ve telsiz yapılır bağlantı
Senden ayrılmak içime verir sızıntı
Güzel bir olay, böyle görüşmek ve konuşmak
Uzak değil yakın, öpüşmek sevişmek
Yapıyorum görevimi, bekliyorum nöbetimi
Sıkı dur, sabırla bekle beni
Unutma ölesiye seviyorum aşkım seni
5 Mart 1982
İNSAFSIZ KÜÇÜK
Nasıl unutabilirim insafsız küçüğüm seni
Unutmak için unutulmak gerek, yoksa unuttun mu beni
Gelmez razı tanrı bile sevenlerin unutmalarına
Tam alışmışken birbirimize, inanmışken aşka
Elimden bir kuş gibi uçup gittin uzaklara
Nasıl oldu, neden oldu bir anlam veremedim
Ağlamak kaderiymiş abdal aşıkların
Alıştım yokluğa ama, senin yokluğuna değil
Deliriyor muyum diye soruyorum bazen kendime
Islatmaya gerek var mı gözünü yüzünü diyorum
Nedeni, o güzelim günlerin meyvesi olan aşk biliyorum
26 Nisan 1983
KISA GEÇEN GÜZEL GÜNLER
Şimdi düşüncesiz ve mutlu musun uzaklarda
El alemle değil ailenlesin, sorulur mu bu soru
Ne bileyim ben de , sordum öylesine
Ezelden ebede kadar sonsuz mutluluklar dilerim
Lakin sakın ha mutsuz kılma sevenini
Bana burada dar geliyor odalar, evler
Unutmaya çalıştığım an dahi, yaşartıyor gözlerimi
Laf hepsi zannediyordum ilk zamanlar
Unutamıyorum şimdi kısa geçen o güzel günleri
Tahammül edemiyorum sensiz bir anıma
Fakat çıkar yolda bulamıyorum
24 Nisan 1983
BİLMECE
Neşeli ve tahtası eksik kız
Gülüp durusun hayata umursamasızca
Rahatlığın nedendir bilinmez
Tam bir bilmece gibisin
Eksik bir şeyler var sende ama
Nedir anlayamadım
Aşık mısın, ahlaksız mısın
Yalancı mısın, yakıcı mısın
Deli misin, dahi misin
Her ortam için ılımlısın
Nasıl yapabiliyorsun bilemiyorum
18 Nisan 1983
NİSAN ŞAKASI
Severim şakacı nisanı
N ile başlar N ile biter soru gibi
Hatırlar mısın bilmem
Nisan bir şakası yapmıştım
Sana o gün yüzüğünle
Her şakanın bir ciddi yanı vardır derler
Bizimkisi de öyle oldu
Nisan değil sanki nişan şakası oldu
Yirmidört nisanda
Yapmadık mı aynı yüzükle sanki nişanı aramızda
Severim nisanı
Seninle başlar seninle biter çünkü
Nisan otuz günde bitse de
Benim ki bir ömür sürecek şakasıyla
28 Nisan 1983
HAYAT VE KADER
Hayat yaşamaya değer diyorlar
Nasıl anlayamadım
Tüm çilelere gark olmak için mi
İlaç olmak için mi yoksa acı çekenlere
Cevabını bulamadım bir türlü
Elimde olsa yaşanır hale getirmez miyim
Kaderini değiştirmek mümkün olsa insanın
Atardım üstümüzden önce yokluğu, yalnızlığı
Lakin istemekle olmuyor bunlar
Üstümüzden eksik olmayan bu karanlık
Neden hayatı zehirleyip durur durmadan
Kim bilir kader denen nesne asiliğe itmekle yükümlü insanı
28 Nisan 10983
ÇELİŞKİ
Şenelin kelime anlamı
Elleri bereketli demek
Nasıl olmuşsa ters orantılı bende
Elleri mutlu kılan ellerin
Liyakatsızlığı nedendir bilinmez bende
Bulut, bereket yüklü yağmur
Umut, insanlar ve doğa için
Lakin benim içinde
Tamamen yok olunca bu çelişki
Yaşayacağız o zaman mutluluk içinde
1 Haziran 1983
NE ZAMANA KADAR
Fani dünyanın gidişine ayak uydurup
Adımlarımı dengeleyemedim bir türlü
Tam ayakta durdum derken
Maalesef bozuluyor denge aniden
Aldırma gönül demekle yetiniyorum mecburen
Aslında böyle olmaması gerek
Yürümek elinde değil insanın
Talih bize de gülecek
Elbet bir gün
Kim bilir belki yarın, belki daha yakın
İnsanın umudu olmasa yaşayamazda
Ne zamana kadar yiyeceğiz bu umut ekmeğini bir bilsem
1 Haziran 1983
İNSANLAR VE SEN
Ellerin pamuk
Gözleri mahmur
İnan insanı incitmiyor sözlerin
Ne derse desin başkaları
El alemle düğün olur, bayram olur
Aslında hiç mi hiç önemli değil
Kimin ne dediği
Hiçbir zaman tatmamışlar ki gerçek sevgiyi
Üzerlerine farz olmayanlarla uğraşmak
Rahatlatıyor onları demek ki
Kim bilir sevgi anlayışları öyle belki
28 Mayıs 1983
SEVERİM
Gülü severim
Kokusu için
Bülbülü severim
Karşılıksız sevdiği için
Doğayı severim
Beklemeden verdiği için
Hayvanları severim
Doyduğunda durduğu için
İnsanları severim
Sevilmesi gerektiği için
Seni bilhassa severim
Sevdiğim için
20 Mayıs 1983
İSTİYORUM
Gözlerinde kendimi seyretmek
Dizlerinde yatmak
Kollarında uyumak
Yanında durmak
Saçlarını koklamak
Gülüşünü görmek
Uyuyuşunu seyretmek
Kısacası her yanında
Beraber olmamızı istiyorum, fatuğum
11 Haziran 1983
GERÇEK SEVGİ
Fatuğum, iple çekiyorum kavuşacağımız günü
Aşkımız kaderimiz oldu
Tahammülüm sınırına ulaştı artık
Mutluluk tablosunu birlikte çizeceğiz
Aşkımıza aşk katacağımız o anı düşünür oldum hep
Aşkımız aşıklar için örnek olsun
Yıllar sonra hep hatırlansın
Tüm sevip sevilenlerce
Evlenip onlarda muratlarına ersin
Kavuşmasıdır dileğim sevenlerin
İkimizin aşkı evlilikle daha da büyüdükçe
Nasıl olurmuş gerçek sevgi o zaman anlayacaklar
11 Haziran 1983
FATUĞUM
Fatma, fatuğum severim seni
Ağlatma ne olur beni
Tedirgin etmesin hiçbir şey sevgimi
Mabet yaptım kendime seni
Aşk tanrı katında kutsal değil mi
Aşk ağlatır dert söyletir derler
Yalan fatuğum bunlar
Tamamen ters olanlar
Elleri ağlatan ayrılıklar
Kaderimiz olmasın bizim de
İkimizin de yaşam kaynağı olan aşkımız
Nedeni olmasın ağlamamızın, fatuğum
11 Haziran 1983
ŞENFATELMA
Fındık bahçelerinden denizi seyretmek
Arzuların yenilmezi bende
Tabi ki yalnız başıma değil
Masum bakışlarının eşliğinde
Aşk fısıltılarının en güzelini söyleyerek birbirimize
Şiirler düzerek, şarkılar söyleyerek
El ele tutuşup, yanak yanağa vererek
Nasıl düşman çatlatılırmış göstererek
El alemin dilinde bir örnek olarak
Lakin hayal şimdi bu güzelim aşk masalı
1 Haziran 1983
OLACAĞIZ BİRBİRİMİZİN
Kabullenecekler bir gün sevgimizi
Bilmeseler de birlikte çarpan kalbimizi
Tanrı aynı yazdıysa kaderimizi
Olacağız elbet bir gün birbirimizin
Dudağından dökülür güzel sözler
Gözlerinde okunuyor mutlu günler
Ayıramayacak bizi hiç kimseler
Olacağız tabi ki yakında birbirimizin
Sevgi ile dolacak günlerimiz
Daim aşkla çarpacak kalplerimiz
Yaşamımızı bir yastıkta geçineceğiz
Olduktan sonra elbet birbirimizin
20 Haziran 1983
VAZGEÇEMEDİĞİM
İnsanlar hoşlanırlar
Yemeden, içmeden, eğlenceden
Fakat vazgeçemez hiçbir zaman
Ekmekten, sudan ve havadan
Benim için sende
Hava kadar lazım
Ekmek kadar mübarek
Su kadar kutsalsın
Fatuğumsun vazgeçemediğimsin
11 Haziran 1983
SULTANIM
Kalbim bir han
Ben bir misafirperver hancı iken
Kalmak istedi hep gelip geçen
Anlattım tatlılıkla
Boş olmadığını
Öyle gözükse de
Dedim uzakta olsa da
Sahip oraya sultan
İnan kalbimin ve gönlümün sultanı
Sen müsaade etmedikçe
Misafiri dahi olmaz hiç kimse
Sana ait olan hanın
Ben hancı, kalbim han, sen sultan
Bu böyle kalacak daim fatuğum inan
11 Haziran 1983
SEVDİĞİMSİN DAİM
Ne yaptım biliyor musun
Ben askerdeyken
Bizde çektirdiğin resim var ya
Düzgün bir şekilde kestim
Hayalinde olsa
Her görmek için
Saatimin rakam kadranı üzerine yapıştırdım
Şimdi kolumda bileziğim
Hasretim de bir parça da olsa gemsin
Fatuğumsun, sevdiğimsin daim
11 Haziran 1983
UĞRUNA VERECEK CAN BENDE
Sevgilim benim şimdi sılada
Sevdim ve seviyorum her şeyiyle
Hasret dolu günleri yaşıyoruz
Ben İstanbul da o Bulancak da
Olsa başımda dert ve zulüm
Kader diye severek çekilir
Öyle candan sevişiyoruz ki
Anlatılanlar es gider tırıs gelir
Yazıldıysa ikimizin de kaderine
Birlikte yaşamak evlenip de
Uğruna verecek can bende
Kavuşup yaşarsak beraberce
26 Haziran 1983
DUYGUSAL
Nedenini bilemiyorum
Bir anlam da veremiyorum
Acıyorum
Ağlıyorum
Seviyorum
Yaşıyorum
Niçin böyle duygusalım
Yaradılıştan mı
Yetişmeden mi
İnsanın olması gerektiğinden mi
Bilmiyorum
Bildiğim bir şey varsa
Sevdiğim
Duygusallığım
Ve bir gün
Yaşamımı sağlayan kalbim
Bu duygusallığa dayanamayacak
Hayattan edecek beni
6 Temmuz 1983
NEYİMİZ VAR BİZİM
Beraberlik zamanı geldi geçiyor
Merhaba sevgilim ben geliyorum
Neyimiz var bizim aşkımızdan başka
Aşkımıza leke gelmesin istiyorum
Ellerin ellerimden hiç kopmasın
Gözlerin gözlerime gülerek baksın
Dilerim bu aşk daim kalsın
Aşkımız bir örnek olsun istiyorum
Biraz daha uzasa da zaman
Ne olur çekme el aman
Tanrı sevenleri korur her zaman
Aşkımız sevginin erişilmezi olsun istiyorum
25 haziran 1983
SEN VE BEN
Sen bir otobüs
Ben de bir durak
Bekliyorum yollarını
Sabırsızlıkla fakat
Ben bir koyun sen bir kuzu
Kalbimi çalan teyze kızı
Atlatınca bahar ile yazı
Çalabiliriz değil mi hem davulu hem sazı
24 Ocak 1984
NE ALEMDESİN SEVDİĞİM SEVDİCEĞİM
Fındığım fıstığım fatuğum
Aşkım, aşığım, ahum
Talihim, tabum, tamamlayıcım
Maddiyatım, maneviyatım, mutluluğum
Aşkım,, aşığım, ailem
Şarkım, şiirim, şekerim
Elemim, emelim, erdemim
Narım, nurum, namusum
Elmam, evim, evladiyeliğim
Lalem, liebling
23 Ocak 1984
SENİ SEVİYORUM
Seviyorum seni
Seni seviyorum
“Dokuz köyden kovarlarmış
Doğru söyleyeni”
Onuncu köyden ara beni
Seviyorsan sen de emi
Seni seviyorum
Seviyorum seni
19 Nisan 1984
SEVMEK
Sevmek
Ne güzel şey karşılık beklemeden
Sevmek
Ne güzel hayvanları
Evcili, yabanisi ile
Sevmek
Ne güzel insanları
İyisi, kötüsü ile
Sevmek
Ne güzel bitkileri
Faydalısı, yararlısı ile
Sevmek ne güzel doğayı
Çölü yeşili ile
Sevmek
Ne güzel seni
Her şeyinle
Sevmek sevilmek hakkımızdır
Sevgisizliğe sürüklenen dünyada
23 Ocak 1984
İNSAN OLUN
Niçin insanı insanlıktan utandırıyorsunuz
İnsan kılığındaki vahşi yaratıklar
İnsanın ömrü harcamaya, harcanmaya değer mi
Atomu , hidrojeni, nükleeri
İnsanı öldürmek için değil mi
O kadar emeği harcamanın nedir gereği
İnsanlar ölürken açlıktan
Kaç yıl yaşayacaksınız
Ne kazanacaksınız
Ne götüreceksiniz
Açlıktan öleler gibi geldiniz
Aynı şekilde gideceksiniz
Bırakın artık akıl dışını
Kalbinizin, aklınızın, mantığınızın sesine kulak verin
İnsan olun, insanca yaşayın
İnsanca davranın
6 Temmuz 1983
KAÇ BİLİNMEYENLİ DENKLEM
Ben + sen = biz
Sen + ben = biz
Ben + sen = sen + ben = biz
Yüce X sevgi = aşk
(Sen + ben) X aşk = aşık
Sen + biz + zaman = meyve
Sen + ben + meyve + sevgi = mutluluk
Sen + ben + meyve + sevgi +zaman + mutluluk = daima
27 Ocak 1984
FARKETMEZ
Saatlerin saniye
Ayların gün
Yılın ay olup
Su gibi akmasını istiyorum
Sana kavuşacağım günü özlemle andıkça
Zamanın hiç geçmemesini
O an durmasını istiyorum
Ve daima isteyeceğim
Sana kavuştuğum an
Durmalı mı, hızlanmalı mı zaman
Bilemiyorum
Ama seninle olunca
Dursa da fark etmez, durmasa da
12 Mart 1984
HİNDİ GİBİ
Yerken, içerken
Gezerken, tozarken
Yıkanırken, kurulanırken
Oynarken, seyrederken
Üşürken , ısınırken
Okurken, yazarken
Dinlerken, anlatırken
Yürürken, dururken
Konuşurken, düşünürken
Ağlarken, gülerken
Otururken, yatarken
Hep düşünüyorum
Seninle nasıl olurdu diye
Ve en acısı
Sensizliğimi düşünüyorum
Düşünmekten başka işi olmayan
Hindi gibi
7 Kasım 1984
YANINDAYKEN
Rahat değilim hiç yanındayken
Okşamak saçlarını, kaşlarını, yanaklarını
Öpmek dudaklarını, gerdanını
Karıştırmak ikizlerini ve diğerlerini
Sarmak belini, tatmak dilini
Bitirip birini başlamak diğerine işimizin
Böylesi geliyor içimden hep
Rahat değilim hiç yanındayken
24 Eylül 10984
HARFLAERİN DİLİYLE
F,si fısıldayınca güzel nameleri
A,sı aşkı getirdi arkasından
T,si tamamladı yarımı
M,si mutluluğa erdirdi
A,sı aşkı getirdiğinde &atma,nın
Ş,si şenlendirdi
E,si eşlik edince aşkına
N,si neşelendirdi
E,si esince mutluluk ülkesinden
L,si lal oldu
20 Nisan 1984
SEVERİM
Bitkileri severim zehirlemedikçe
Hayvanları severim saldırmadıkça
İnsanları severim insan kaldıkça
Seni severim hafızam var oldukça
6 Haziran 1984
HEP SANA DOĞRU
Saatimin içinde
Sabitleştirdim seni
Her daim zamanı takip gibi
Nasıl iç içe isem, seninle de öyleyim
Resmin sen olarak sabit bir nokta
Saniye kolu beni temsilen devamlı dönmekte
Sen güneş gibi sabit
Ben dünya gibi etrafında turlamaktayım
İstesem de senin çekim gücünden uzaklaşamıyorum
Şikayetçi değilim
Fakat sıcaklığını eksik etme üstümden
Her saat altmış
Her gün bin dört yüz kırk kez
Sana doğru gelmekteyim tekrar tekrar
Senden uzaklaşırken dahi
Yine gelmekteyim sana
Zaten bu
Hayatı yaşanır kılmakta bana
9 Mayıs 1985
SANMA Kİ
Gülmek ayıp
Yemek içmek haram
İstemek saygısızlık
Eğlence israf
İş piyango
Emek hibe
Yaşar yaşamaz
Sanma ki bulut yaşar
Hüzün dolu göz yaşlarını
İçin için dışarıya döker
13 Kasım 1984
İNSANCA
İnsanlık için iyi olan
İnsanca davranıp
İnsanları mutlu etmektir
İnsanlık için kötü olan
İnsanca davranıp yine
İnsanları yaşamaktan bıktırmaktır
7 Aralık 1984
SEVMEK GÜZEL
Sevilmek güzel
Sevmek ise daha bir güzel
Sevmek doğayı her şeyi ile çok güzel
İnsanları sevmek ise çok çok güzel
Bu insan ve güzel sen olunca
Sevmek güzelden ziyade
Harika
17 Mayıs 1984
İNSAN
İnsana
İnsan olduğunu hatırlatmana gerek yok
O biliyor
İnsanlıkla alakası olmayana
İnsanlıktan bahsetme
O zaten anlamaz
1 Kasım 1985
AH FATMA
Fatma
Ah Fatma
Terslik etme
Mızıkçılık yapma
Ah Fatma
25 Mart 1995
İNSANLIK
Karşındaki düşman gibi
Tedbirli ol
Fakat
Dost gibi davran
Yoksa
Pişmanlık bir şey değiştirmez
Onun için
İnsanlığın lüzumu yok
25 Kasım 1985
HEP KAYBETMEK
Aaaaaaaaaaaaaah ah
Olduktan sonra yanı başında
Şarkı şiir de neymiş
Evler şenlik, yollar bayram
Güler yüzünle yanımda olunca
Üzerine gelmek var ya
Hep kaybetmek var lakin
1 Haziran 1992
TIRAŞ ETME
Fazla tıraş cildi bozar
Atma Recep din kardeşiyiz
Tamam mı canım
Madem öyle gel böyle, iki de çay söyle
Asılma garaja gider
Bu gün git yarın gel
Uzan da boyunu görelim
Laf ebeliği yapma
Uzatma kısa kes
Tıraş etme
23 Haziran 1992
NE DERSİN
Sevmek isterim
Evvel dudaklarından
Ve
Göğüslerinden öpmek isterim
İkimizin de doruğa çıkması için
Nasıl bir gayret gösterirdik
Sevişip çılgınca
Aşk yapmak isterdim
Yatırır boylu boyunca
Balıklama atlardım
Ne dersin
4 Mayıs 1995
KÜÇÜĞÜM
Sevgili küçüğüm
Son verdiğimi söylemek isterdim evliliğe
Ve ikimizin birlikteliği
Nasıl bir mutluluk getirecek
Çok değil
Kısa sürse de aşkımız
Yakınmam hayattan
Aşkların kısalığı uzunluğu değil
Önemli olan nasıl yaşandığı
5 Mayıs 1995
SIKINTI
Bu ne haldir ki
Her şey sıkıntı veriyor
Şarkı, türkü
İyi, kötü
Düşünce bile rotasını şaşırmış
Bir varmış, bir yokmuş
Malı bazıları götürmüş
Mutluluk dahi kalmamış
Bize de hayatın sıkıntıları kalmış
24 Mayıs 1995
ANLATAMIYORUM
Butbut
Sühendan
Çığlık
Fadime
Mutluluk
Hep bir şeyleri çağrıştırıyor
Bir hareket bir canlılık veriyor
Olaya yaklaşıyorum
Hatta yaşıyorum
Mümkün değil
Anlatamıyorum
25 Nisan 1995
RÜZGAR VE BULUT
Güneşin ışık ve ısısından faydalanıyorken
Sessiz ve sakin
Birden fırtınaya dönüştün
Ve beni önüne katıp
Soğuk hava bölgesine itiverdin
İçimdeki ak ve karayı çarpıştırdın
Bir şimşek, bir aydınlık, bir gürültü
Başladım damla damla dökülmeye
Dünya sevenleri ve sevilenleri üzerine
Aldırmadılar yağmura, aşkın göz yaşları diye
Sevgi yoksunları ise kendilerine
Sığınacak bir yer buluverdiler o an
Doğada sevgi çatışmasının meyvesini alanlar
Yine sevmesini bilenler
Diğerleri ise sığınaklarda kalanlar
26 Mayıs 1995
İNSANIZ BİZ
Dedikodu yapmak
Yalan söylemek
Rüşvet yemek
........ gibi şeyler
Yaptıklarımız
Fakat başkalarından
Yapmamasını istediklerimiz
Sevmek
Yaşamak
Yaşatmak
Yapmadıklarımız
Ama başkalarından
Yapmalarını istediğimiz
Biz böyleyiz
İnsanız biz
12 Nisan 1995
TUH BE
Yazdım
Okudum
Öğrendim
Anlattım
Beğeni kazandım
Yazmadım
Okumadım
Dinledim
Öğrendim
Anlattım
Tuh be
Dediler
27 Mayıs 1995
KALAN
Bir fırtına
Bir yağmur
Bir sel
Hadi gel
Götüreceklerini al
Kalanlar yeter
27 Mayıs 1995
KISACASI
Ezildim
Büzüldüm
Süzüldüm
Kısacası
Üzüldüm
27 Mayıs 1995
O
Ben
Sen
Ya da
Sen
Ben
Veya
Seven
Sevilen
Bir de
O
Var
Ya da
Onlar
Sevgisizler
O olmaktansa
Olmamak en güzeli
Fakat
O olmadan
Ben
Ve
Sen
Anlamsız olmaz mı
27 Mayıs 1995
TELEFON
Alo
-Bakkal
Alo
-Kasap
Alo
-Manav
Ne çekilmez sesler ya rab
Düşman kulaklarına
Alo
-Pardon
-Pardon yani
Ne şeker ses
Bir ömür pir ömür
Sevenin kulaklarına
27 Mayıs 1995
DOST
Hayat
Bir savaşım ise
Düşmanın
Ateşinden ziyade
Dostun
Sessizliği öldürür
Beni beni
27 Mayıs 1995
İSTANBUL
....-1400
İnsan bul
1400-1900
İslam bol
1900-1990
İnsan bol
1990-.....
Ara ki
İnsan bul
Dünü
Bu günü
Yarını ile
Yine de
İstanbul
27 Mayıs 1995
HAFTA
Hafta yedi gün
Sana göre her günü
Ona göre beş günü
Diğerine göre iki günü
Güzel ve mutludur
Bana göre mi
Ne önemi var
Mühim olan
Bize göre olanı değil mi
27 Mayıs 1995
YEDİLER
Ben
Sen
Yok
Biz
Siz
Varız
Biz
Çalıştık
Siz
Çalıştınız
Onlar
Yediler
27 Mayıs 1995
HİSSE KISSA
İnsanın uzun olanı
Pek dengeli yürüyemez gibi gelir bana
Sanki tepedeki beyin
Uzun sürede hükmediyor ayaklara
Uzun sözlerde sıkıcı gelir insana
Konunun özünü unutturur
Bu yüzden değil midir ki
Hisse kıssadandır
27 Mayıs 1995
ÜÇ MAYMUN
Görmedim
Duymadım
Konuşmadım
Böyle olurmuş itaatkarlık
Her ne hikmetse
Göreceksin
Duyacaksın
Konuşacaksın gerektiğinde
Hareketlerine uyumlu bir şekilde
Hiçbir hikmete dayanmadan
Çalışarak güvenerek
30 Mayıs 1995
BECERİ
Bir kör, bir topal
Kör topala ayak
Topal köre göz oldu
Birlikten doğan kuvvetle
Çözdüler sorularını
Mutlu bir şekilde
Yaşadılar, yaşadılar...
Çoğunluğu kör ve topal olmayan
Bu toplumlar, bu insanlar
Neden bir türlü mutluluğu yakalayıp
İnsanca yaşamasını beceremezler
30 Mayıs 1995
DÜŞÜN VE YAŞAM
Komünist gibi düşünür
Kapitalist gibi yaşanır
İslam gibi düşünür
Maddi yaşanır
Ahretsel düşünür
Dünyasal yaşanır
Hukuki düşünür
Duygusal yaşanır
Varlık düşünülür
Yokluk yaşanır
İyilik düşünülür
Kötülük yaşanır
Toplum düşünülür
Bencillik yaşanır
Duygusal sevgi dolu düşünülür
Egoistçe yaşanır
Bu ne haldir ki
Düşünüldüğü gibi yaşanmaz
Bize göre mi
Yoksa insanlığa göre mi
5 Haziran 1995
KISACASI
1 + 1 = 1
1 X 1 = 1
V1 = 1
1 : 1 = 1
Kısacası
Ben ve sen = 1
13 Temmuz 1995
SEVGİ TARLASI
Ne ben sana
Ne de sen bana
Mecbur değiliz
Ne var ki
Sevgi tarlasının da
Bir ürünü olmak zorunda
İste sekte istemez isek de
Aşk denilen bu olaya
Engel olmak elimizde değil ki
Kader de var ise
Sevmek ve sevilmek
Neden bütün gayretimiz
Sevgiyi öldürmek olsun
Bıraktım kendi haline
Her şey olurunda son bulur zaten
11 Temmuz 1995
YAR YANINDA
Yar yanında değil
Çevresinde dahi olmak istemem
Çünkü
Yar dibinde olmak da var
Yar yanında değil
Yar ile tek vücut olmak isterim
Çünkü yar yanında
Can tazelenir, kan tazelenir
Yar yanında olmak
Yar yanında ölmek
Ne güzel
13 Temmuz 1995
İNSAN OLMAK
İnsan doğulur
İnsanca yaşanır
İnsanca ölünür
Bir kesim insan
Bunu başarır
İnsanca yaşar
Bazı insanlar
Bunu başaramazlar
İnsanca yaşayamaz
Zararı hep kendilerinedir
Başka bir kesim insanlar da
Bunu başaramaz
Zararı başkalarınadır
İnsanca yaşayabilmek
İnsan olmak
Başarabilenlerdir tabi ki
Ben ise hep ortada yaşadım
Yani ikinci grupta
Hep kendime yaptım
Siz siz olun
Geldiğiniz gibi
İnsanca yaşayın
İnsanca ölün
Bunu yapabiliyorsanız
Ne mutlu sizlere
14 Temmuz 1995
AŞK
Adem ile Havva’dan
Şenol ile Kadına
Kadar
Heyecanından bir şey kaybetmeyen
AŞK
Sen nelere kadirsin
18 Temmuz 1995
Şenol Bulut
Kayıt Tarihi : 15.1.2018 10:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!