“Ben senin hayatından kaldım gülüm, hadi yerime getir ben kokulu bir çiçek
Ben senin hayatından kaldım gülüm, hadi vur papatyalarımı seviyor sevmiyor da
Bendeki sen arttı gülüm, hadi bakalım unut unutabilirsen
Ben seni gıdım gıdım içtim gülüm, hadi ol sütbeyaz alışmalara…
Zamanın ırmağı kah çılgın,kah süt liman akıyor yüreğimin sahilinden, sensizliğin geçtiği güllü yolun çayına uzatmışım ayaklarımı... Acaba bu bakışın bir anlamı var mı? Çok düşündüm.Düşlerim ''anlam'' adı verilen anlamsızlığa nasıl anlamlar yükleyebileceğimi. Kitaplara,hitaplara,bitaplara,sensizliğe danıştım daha sonra ve diğer düşünen insanların yazılarını anlamaya çalıştım; , ama her şey öylesine birbirine karıştı ki karışımlarda senli yalnızlığım park etti yaşama.
''Dayanabilmek''miş bütün sorun meğer...
Dayanabilmek hangi dayanağın ayağı ki? Hem de yüreğimin yanında gezdirdiğim ölümcül özlem,delicesine ürküyorken ve her şey sensizliğe onulmaz, uzlaşılmaz çelişkilerden oluşuyordu.
Zaman bavulunu toplamış,akreple yelkovan, kovulmuş hasretlerimi aralıklara attırıyor hazinesinden.Uzak benden uzamış olmalı aşk uzaklığı hederim ve beterim oluyor.
“Çık git hayatımdan! ..” diyen sendin,sendin gitmelere uzak. Sahipsiz bıraktığın sokak çocuklarıyla tiner kokan yalnız çıkamadığın sevdan bugün gelip sol yanında oturuyor.
Sanma ki aşkın mim olmuş hallerinden kurtaracaksın gönül gömleğinin kirlenmiş yakalarını. Sen gittin ama ben’e/bana dairler seninle,sendeleyen bir hasrete hasıl ve hasım olmuşlar.… Geliver şimdi ayaza çalmış her yanına bir başka gönül yaması bul unutulmuşluğumda. Bul ve kapat cereyan yapan kalp kapakçıklarımı, sensiz her yerim tutuk ve tutkulu. Hadi durma ey sevgilinin gili doldur bütün boşluklarını beyaz anların hoşluğunda kalıver.
. Şimdi senin vaktindir,uzaksın huzur seni tarıyor.Mutluluğun googlesin.Her huzur bulan seni tıklıyor ve sende hiçbir mutluluk bulmuyor.Her tıklamada,her anda benden ahlar ve anlar çıkıyor. Gidiş hüzün, gün akşamcıl, umut duvarda asılı kalmış gıcırdayan bir saat…Bil ki göstermeyecek bundan sonra ben’li zamanları… Bil ki susamış anlar bile kendi zamanına amanlaşmış.
Kişisel tarihler mi kuruyorum unutulma sanrılarında? Yoksa var olan anların kurgusu m sensiz her deme kafiyeli mi? Ama bitişim ve bitmişliğimin la redifinde illa ‘ların lal orda. Aradığımı ve yitirdiklerimi biriktiyor vicdanım yanmış bir kelebeğin güneş gözünden görüyorum sensizliği.Küllerinde ben’sizlik akıyor. Kıpkızıla boyandı kapkaraya çalan bütün düşlerim. Benimleyken baş edemediğin tutkular sarmaladı ve oturdu yürekte.
Son bakışına can bağışladım…Adın düşmeyecek dudaklarımdan. “Gördüğüm en güzel rüyam” diye se Tanımlayamadığım, ama gittikçe büyüyen, büyüdükçe uçurumu derinleştiren ve düşmemin kaçınılmaz olduğu utkun bir beklemenin bikri hazan haliyim.
Susturucu bir libretto ile oynanan modern bir opera: Beni sana avazlatan, sızlatan ayrımsı sızılar.yazılış ve kalışlarımın ağıda dönüştüğü ahlarımın çığlığıyla biten bir opera…. Sonunda alkışlanan bir aşk. İyi ki seni tanıdım biraz daha gidebilirsin.
Al şimdi avuçlarına,ruhuna, yalnızlığına sunuyorum benden istediğin ben’siz hayatı. Al senin olsun bütün bensizlikler,ahlar, hayal kırıkları, susmalar, ağlamalar şimdi. Senim için baktığın yerlere bundan sonra melül melül faileler ekleyecem. Her baktığında seni de görme körlüğü takacağım…
Aynı toprağın urağanıyız alıp getirmesin rüzgar tenimin kokusunu burnunun doruğuna. Tıka burnum. Duyduğun her ses biraz senli... Çalan her telefonda bir parça umudunun kaldığını düşlüyorum Hattımı değiştirmedim.Sonu hep senli bir numara.…Al sevgili bütün bensizlikleri baştan ayağa,ayak altlarına sunuyorum.Biraz ezilsin gitmeler, hak etmemeler.Ve de az gelişmiş bir gelme hali…
Ayna da yitip gidişinin yitmişliğinin kederi, yitirişin haşat olduğu zamanlardayım.
Buruk bir ezgiye dönüşen dönmelerinin dönemecinde şartlarının şaranpoluna yuvarlandım yaralıyım orda. Bir caz şarkısıdır kadar andır son sesin. Ve bu an da her şey ama her şey bir gidişin erimiş buzlarında bulunur.
Sen istedin benden bensizliği, ben bunca direnirken sana yazarken,sana kazılırken dünyam. Alamadın,yaşamadın kuramadın bendeki seni, o nedenle bıraktın sendeki bütün benleri.Daha mı kolay olacak söylesene... Hadi şimdi kırk kez söyle ve inandır bu yalana kendini. Sanma ki çekilir çiledir benden haldaşlığın. Hani ölümüne sevecek kadar ve bir ömür benden kalacak kadar deliydin. Kendindeki üst benleri öldürecek kadar diri olduğunu biliyorum; ama ölümüne sevecek kadar deliliğinden artık şüphedeyim. Göstersene kendini diri misin, yoksa ölü müsün? Yoksa en güzel kolayların alayında mı alaylı dünyan.Cemrelere inat bütün düşlerine hüzün yaprağı dökülen yarim! ..
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bensiz hayatında.Her adımda bir ben çıkacak, seni benden vuracak ve susturacak seni hayat.Al benli sevdaları çıkart at kalbinden savur rüzgara. Dağılsın senli benli düşler havalara nem versin ve yağsın dolular dolu sevdam üstüne. Ki daha çağla şeklindeki bahtıma vursun dolular tane tane bir tanem.Yaralısın meyve halimi.Sen çiçektin benleyken, giderken ben meyve oldum, beni koparmaya gelecek güzeller.
İki kişilik yalnızlıklar diliyorum sana ey yâr! .. Sen istedin,sen gittin ben de gönderiyorum bendeki seni. Al topla, böl, çarp çıkart benden elde kalsın kalışlar ve sana alışmalar. Sonra kortezyonlarına ayır,sonra tutuluşlarımın türevini al.Sayıya sığmaz, çözülemez senli denklemime geç.Ya çöz özünle, ya da benden beni çıkar öyle git.
Al al senin olsun bütün bensizlikler şimdi. Bak ben yokum şimdi yanında, akan gözyaşaşlarında, sıcağında, tartışmalarında, efil efil saçlarında,hayatında…gecende… gündüzünde…
Bak iyi bak yokum ben sol yanımda yangınların,atışların, kaçışların belki gelişlerin yatıyor.
Bil ki ben yoksam sen de yoksun orada… burada… dünde… bugünde… yarında…bir küçük umut kırıntısında.
… Yoksun sen ben yoksam hayatında,sen öle bil, beni unutamadığın için gittin.
Yaşadıklarımızın toplamı olan, kimsenin bilmediği, kimsenin yaşayamayacağı ancak öznenin öze sığınıp soluklandığı öznel yaşantılardan damıtılmış yükleme'' an olan:
Kalmalara şifrelendik senle.Sen yoksan, bende varım.Bu ben senli de olsa var. Seni hep beklerinin sefiri ve gelmenin sürgün emiri. Gayrı sen yoksan bende yokum bilesin
Kayıt Tarihi : 18.1.2009 13:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)