Birazda eskilerde yaşamak isterdim yâr!
Bu çağın aşklarının sevgiden yoksun olmasına anlam veremiyorum.
Sevmenin naifliğini yitiren yüreksiz yüreklilere,
Aşkı dahi sevgiden yoksun yüreklerde keşfetmeye, anlam veremiyorum.
Birazda eskilerde yaşamak isterdim yâr!
Kesemdeki son akçelerle aldığım iki ekmek ve bir şişe sütü evime götürürken, sizin sokaktan geçmek isterdim.
Camınızda, kilden yapılmış bir saksıda kırmızı çiçekleri görmek,
"Bu evde sana yâr olacak bekâr bir kız var" cümlesini camınızdaki kırmızı çiçekten duymak isterdim.
Birazda eskilerde yaşamak isterdim yâr!
Hanenizin kapısından içeri daldığımda,
Sofada seni görmek,
Ucu yanık mendilinle aşkı yaşamak isterdim.
Birazda eskilerde yaşamak isterdim yâr!
Sen bir keşişin kızı olsan,
Ben garip bir Abdal...
Badeyi ellerinden içmek isterdim,
En güzel mısraları senle süsleyip,
Şairlerin, senin adını aramasına sebep olmak isterdim.
Birazda eskilerle yaşamak isterdim yâr!
Yenilerin kifayetsiz kifayetlerinden ötede,
Bir büyüğümün, Allahın emri diye başladığı cümlesinden sonra,
Üslubun, nimetin, nefesin olmak isterdim.
Elini tutup bir yastıkta kocamak,
Ölümle son bulmak isterdim.
Dedim yaa, birazda eskilerde yaşamak isterdim yâr!
Şimdiler bana göre değil,
Bugünlerde sen yoksun,
Bugünler senden yoksun.
Birazda eskilerde,
Senle yaşamak isterdim
Bugün ben, senden yoksun...
Kayıt Tarihi : 7.11.2020 10:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dördüncü günün sonunda Amara'ya yazdığım dördüncü güncede yer vermiştim eskilerde beraber yaşamaya. Her geçen gün yoksunluğum, ondan öte yoksulluğa dönerken bilmiyorum bu kaçıncı şiir. Özlem dinmek bilmez bir çağlayanmış. Yüreğimi hem enine hem boyuna eşerek yer ediniyor hayatımda. Belki bir gün okursun diye yazdığım yürek seslerimi bir gün okuman ve bu mısralarda karşılaşmak dileğiyle...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!