Bir başkadır, sende uyanmak hazan sabahına,
Sen Şehri İstanbul; bir başkadır, sende uyanmak yarınlara.
Güneş doğmadan seyretmek; eşsiz güzelliğini sisler arasından.
Eyüp Sultan’daki ezan sesi bile bir başka gelir insana.
Güneşin doğuşunu seyrederken; İstanbul boğazında,
Boğaz sularına gölgesi düşen;
Güneşin, ahenkle denizle dans edişini seyretsem saatlerce.
Seyrederken, İstanbul seni tepelerden,
Diyorum ki; uzak olmasam sana,
Düşüversem lalelerin, papatyaların, güllerin açtığı,
Ihlamur kokularının yükseldiği gizemli yollarına.
Hani şu uçsuz, bucaksız aydınlığını keşfetsem.
Keşfederken gizemini, kaybolsam esen rüzgârınla.
Eyüp’te izlerken; mavimsi gökyüzünü,
Savursan beni, kopardığın fırtınada yaprak misali.
Açsam, Rumeli Hisarı’nda gözlerimi.
Kapılsam, tarihi güzelliğine.
Karaköy’e savursan beni, esen rüzgârınla.
Tarihte zincirlenen; Haliç’i izlerken, büyülensem.
Eminönü İskelesi’ne yol alırken;
Selam versem, Galata Köprüsü’ndeki balıkçılara.
Sen, Şehri İstanbul; açlığımı, susuzluğumu senle gidersem.
Aç kalan duygularımı; senle doyursam.
Eminönü’nden kalkan vapurla; Üsküdar limanına yaklaşırken;
Uçan martıların; gökyüzüyle muhteşem dansına şahit olsam.
Ve ilk adımı atıyorum, Üsküdar iskelesine.
İlerlerken, sahil önlerine; fark etmiyorum, yalnızlığımı.
Çünkü sendin, İsıanbul yârim,
Sendin; soluduğum her adımda içime; nefes nefes çektiğim.
Sabahın ilk ışığında; uğruna yollara düştüğüm, sendin.
Senle ilerliyoruz; Üsküdar sahilinde,
Daha bir deli esiyor rüzgârın,
Daha bir çılgınca vuruyor dalgalar sahile.
Ve nihayet! Kız Kulesi görünüyor, eşsizliğiyle.
Anlıyorumki; yârim yaşlandıkça güzelleşiyorsun.
Daha bir çekici duruyorsun, yıllanmış şarap misali.
Bak! ayrılık saati yaklaşıyor, mavi gözlü yârim.
Ey nazlı şehir! bak, teninde batacak güneş,
Tıpkı; teninde doğduğu gibi.
Güneşin batışını seyrederken teninde,
İzlerken, maviden kızılımsıya dönen hırçın dalgalarını;
Anlıyorum ki sen Şehri İstanbul; bana ait değilsin.
Bak veda ediyorsun, güneşin kızıllığına; mavi dalgalarını,
Zifiri karanlıklara hapsediyorsun, kendini.
Bak! yaklaşıyor; ayrılık vakti.
Sen Şehri İstanbul, senki karanlığın prensi,
Güneş teninde yarında doğacak,
Ben, seni yarınlarım için seveceğim.
Kayıt Tarihi : 13.4.2006 21:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sen Şehri İstanbul, senki karanlığın prensi,
Güneş teninde yarında doğacak,
Ben, seni yarınlarım için seveceğim. tebrikler..:))
Yağan yağmur altında,
Sır sıklam toprağın üstünde,
Sır sıklam olmuş iki de küçük ayak,
Titreşmekteler yine,
O şehri İstanbul'un,
En sessiz yağmurlr gecelerinde.......
Yol buluyor insan, bu şiirinizde istanbul'un o kalabalık yüzü arasından.... ve siz gönül koymuşsunuz aşk ile İstanbul'a ve aşk istanbul olmuş gönlünüzün en derin sularında...akıp giderken
bir pınar misali sonsuza. GÖNLÜNÜZE SAĞLIK.
TÜM YORUMLAR (3)