Buluşmamızın her anını zamanı
biz bir mucize gibi coşkuyla kutlardık
sadece sanki orda yalnızca ikimiz vardık
her konuşmamızda acılarımız hafiflerdi.
merdiven basamaklarından baş döndürücü bir hızla inip,
çiğ taneli leylakların arasından geçerek
beni aynalı camın öbür tarafındaki gerçekler gibi
kendi hayal dünyana götüren sen vardın
Gece indiğinde bana büyük şeref bahşedilir
ve mabedin kapıları açılarak karanlıkta parlar
ve yavaşça secde ederdi başın
Ve ben uyanarak 'Allah afetsin' diye fısıldardım
Ve bu kutsamanın cüretkârlığının tadını yaşardım
Sen uyurdun
ve mavi gökyüzünün kapılarını çalardın rüyanda
Vücudunsa yatağın içinde
dokunulmazlığının sıcaklığı ve buğusu ile hareketsizdi
ve kirpiklerin de,
ellerin de öyle…,
bir de ben vardı.
Hayata ikimiz vardık
Hayat hep öyle akardı,
ikimizde coşku selli vardı
Maziden de kendimizde kuşkular arardık
Orada da bizi anlatan
tanıtan şeyler vardı.
Coşkular ardından bize hüzün bıraktı.
Hüzünle birlikte hayallerimiz kayboldu.
Seni hep gecenin esrarında
Karanlığın gözü görmedi anlarda
Kendime sorular sorduğum anlarda
Bir yıldız gibi
Hayatıma parlar
Beni
Ancak sen anlardın
Güneşin en kızıllaştığı anda şiddetli sıcakların
Susuzluğumun artığı,
insanlığın en fesada uğradığı
hayallerin bile yasaklandığı
O mutsuz çağların yaşandığı zamanda
Benim umutlarımda sen vardın
İkimiz vardık
Irmakların nabzı kristal küre üzerinde atar,
dağlar lavlar ve denizden serin esintiler
sense ırmaktaki su gibi o kristal küre üzerinde olurdun
Seninle birlikte parlar anlam kazanırdı.
Basitleşen şeyler senle anlam kazanır, seninle zenginleşirdi.
Hayatın anlamını daha iyi anlardık. Her şeyin bir yerde olması
Gerektiğini
Seninde içimde olmanı şimdi
Anlam kazanmanı benim içimde olmanla
Sağlandı.
ANKARA/2009
Ferhat KaçarKayıt Tarihi : 7.5.2009 12:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!