Gökyüzüne açılan üvey camlara inat
Ağlıyor rüzgar penceremin önünde.
Bir şişe şarap kadar masum duruyor yalnızlık.
Dilenciler gibi aynı şeyleri söylüyorum durmadan.
Azıcık okşansa başım ağlayacağım.
Bu cumartesi ve pazarlar olmasa
Her şeyin düzeleceğine inanacağım.
Bir resim gibi düştü astığın yerden hayallerimiz
Şimdi delik deşik bir duvar o resmin altında.
Gerçek olmayacak kadar güzeldi her şey.
Gerçek olmayacak kadar kötüydü her şey.
Güzeline inanıp kötüsüsünden korkup
İkisinin arasına sıkıştırılmış yüreğimi öğütüyorum.
Her ihtilalde her ihtimalde yasaklar listesinde aşk.
Gözlerim bıraktı önce, inanmayı.
Tırnaklarımın toprağı eşler gibi dürtmesi
Bu yüzden korkutuyor beni.
Her uyandığında göğüs kafesimi didikleyen güvercin,
Misafir odalarının yabanisi,
Gitmelere evcil kanatları acıtıyor içimi.
Parmak uçlarımdan başlıyor sızısı gözyaşlarımın
İki sebebi var ağlayışımın hep
Hep İkincisi senin bilmek istediğin…
Bir beden bırakıp kaçıyorum senden.
Saklanıp gözkapaklarımın içine,
Islattım suyu saçmaladım çokça
Hiçbir karanlık üstüne almadı görünmeyişini
Ama benim acılarım koruma altında.
Dünyada neler oluyor değil mi?
Kendime bir radyo alacağım, eskisi gibi kasalı.
Başkalarının isteklerini dinlemeliyim.
Resim yapmalı, bol şiir okumalı, balık tutmalıyım.
Ağlamadan haber dinlemeyi de öğrenmeliyim.
Nerede ben varsa bırakıyorum.
Her şeyi seninle seviştim
Her şey yüzünden seni sevmeyi öğrenmeliyim şimdi.
Bir nefes daha çekip eski günlerden
Bütün heyecanlarımı söndürüp
Aşkı bırakıyorum.
Dünyada neler oluyor değil mi?
Kimsenin kimseden beteri yok…
Kayıt Tarihi : 7.12.2007 18:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!