Derler ki;
ölümden beterdir ayrılık.
Ayrılığı da tattım hasretin kızıl doruklarında
Özlem ateşinin kor kıskaçlarında da yandı kavruk yüreğim…
Ayrılık hasret yükler yüreklere aslında
Vuslat, ekmekse aşık için,
hasret mayadır.
Ayrılık varsa,
belki kavuşmak da vardır
ama ya ölüm…
Hayatta vuslatı var mıdır ölümün!
Dünyada en uzak mekan gurbettir yüreklere
Gurbette ayrılık dizileri çekilir,
mektuplar yazılır gurbete…
Gurbete selam gönderilir.
Vuslat ateşiyle yanan yürekler,
umut dolu yanık türküler söylerler
Cam kenarlarında,
yol başlarında,
otobüs duraklarında
vuslat için nöbet beklerler…
Hayatın parçasıdır ayrılık.
Ama ya ölüm…
Ölümün vuslatı yoktur hayatta,
rüyadan başka.
Ne hikmetse,
en tatlı yerinde bitiverir rüya da.
Tam seni görmüşken,
elinden tutmuşken,
boynuna sarılmışken,
yanaklarından öpmeden,
bitiverir…
Ya senin ölümün ey oğul…
Ya senin dönüşü olmayan yoldan vedasız gidişin….
Canımdan bir parçanın kopuşu yani…
Kim demiş ayrılık ölümden beter diye
Ölüm ayrılık değil midir ki!
Annenin yeni yıkadığı dalgalı saçların yerine,
o soğuk mezar taşlarını okşamak …
Işığı yüreğimi yakan kapkara gözlerin yerine….
Yüzünü perdeleyen kara toprağa bakmak
Gül yüzünün yerine…
Mezarına diktiğimiz gülleri koklamak
Belki kalkarsın diye,
ayak ucundaki servinin gövdesine dolamak kollarımı.
Senin hiç dönmeyeceğini bilmek…
Seni hiç göremeyeceğimi düşünmek…
Kimse bilmez ki yüreğimin nasıl bir sancıyla kıvrandığını
kimsesiz mekanlarda…
Kimse duymaz ki annelerin, babaların umutsuz çığlığını
Ayrılık da acıdır amma…
İçi ayrılık dolu ölümler…
Bir başka acı.
13 Ağustos 2004
İzmir
Kayıt Tarihi : 20.3.2005 00:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!