Başka bir zaman olsa, otobüsün tekerleklerinin dibinden, sonsuza gidecekmiş gibi kilometrelerce uzayan yeşilliğe hayran kalabilirdim.
Hatta; o yeşilliği hoyratça yırtan asfaltta seyreden otobüsten inerek, çoğuna aşina olduğum otların, yaban dikenlerinin, papatyaların, gelinciklerin arasında dolaşabilir, bundan da korkunç bir zevk alabilirdim.
Hiç görmediğim otlara, çiçeklere tarla böceklerine bakarak neden daha önce göremedim diye hayıflanarak günler belki de aylar geçirebilirdim.
Aldırmadan paçalarımın ıslanmasına; gözelerden güneşte yanmış tenimi
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla