Yıldızlarını düşürmüş gökyüzü gibi gözlerin
Avuçlarından okuyorum yüzünün yalnızlığını
Her öpüşümde
Dudağımda izi kalıyor hüznün
Güz çiğdemi kokuyorsun
Ne zaman esse kuzey rüzgarı
Gülümsemen susuz, bakışın tuzsuz
Kanatların acıyor çırpındıkça
Yaşamın en yalnız sanrılarıyla baş başa
Kim bilir arada ben düşüyorum camına
Ağlıyorsun
En acı yemek, çaresizlik biliyorum
Biliyorum çölde biten çiçeğin kaderidir hüzün
Yine de ben buna dayanamıyorum
Senin adın hüzün mü ki çocuğum
Kıpkızıl akşamlarda perdesini çekiyor umut
Işıksız kalıyorsun gecenin koynunda
Üşüyorsun belki de
Anlamıyor sığındığın kovuklar
Her sabah uyandığında
Rüyadan kalan gülümsemeni kefenliyor güneş
Balmumuna sarıyorsun acılarını
Anlatamıyorsun, anlamıyorlar
Bu rüzgarın suçu mu, güzün mü?
Bir ardıç kuşunun şakıması mı, hüzün mü?
Tarasan saçlarını
En güzel esvaplar içinde
Vurulsa sana bir ecenin yüreği
Bir dalganın göğsünü yumruklamasına
Denizaşırı yolculuklara sevdalı sen yine
Öpmek istiyorsun kurşunu alnının ortasından
Rüzgarı bağlamak yelken direğine geminin
Ve yaşamak istiyorsun dudağımda biliyorum
Senin adın hüzün mü ki çocuğum
Ben seni tükenen sözlerle sevemem
Bağbozumunda yaşmağını kundak yapan anne gibi
Baba gibi kasketinde dağ yemişi getiren
Ben seni şehrayin sokaklarında aşk toplayan
Kimsesizler gibi sevdim
Eğil gözlerindeki hüzünden öpeyim
Eğil umuda sarılan ellerini öpeyim
Sen kal sarnıcında kalbimin ömür boyu
Kal sol yanımın aydınlığında çocuğum
Kayıt Tarihi : 20.6.2017 05:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!