Bu akşam deniz misali gökyüzü,
sanki yüreği kanayan tanrıça.
Sırılsıklam saçları,dağılmış dalga dalga,
bir ağıt kopuyor gözlerinden;
Usul usul ağlıyor...
Sıyrılıp farklı bir tene bürünürken gözyaşları,
bir değil bin çatlağına sızıyordu dudaklarının...
Ona çarpılan bir damla güneşin doğurduğu,
yedi kutsal renk,milyonlara bölünüp kanıma karışırken,
işgalinden kendini kurtaramayan yüreğimi istila etti.
Bir balıkçı feneri gibi kısılıyor gözlerim.
Ruhumun derinliklerinde,
beni çağıran sese bedenim teslim olurcasına,
adımlarım hızlanıyor,Konuşamıyorum...
Yağmur sularına kapılıyor sesim.
Gökyüzüne tutuyorum yüzümü,
gözlerim kapalı var gücümle tutunacak,
bir cümle dileniyorum senden.
Avazımı sildi süpürdü bu yağmur;
Bütün şehir bu yağmurun altında tüneyerek,
bir sessizliğe büründü;
Ortalıkta ayaklarımın birde
yağmurun sesi birbirine karışınca,
içimdeki çırılçıplak bir yalnızlığı darmadağın ediyor.
Gecenin sessizliğinde kervanı çalınmış bir yolcu gibi,
üşümeye başlıyorum.
Tenimden içeriye sızarken yağmur!
Gökyüzü bütün serinliğini üstüme bırakıyor.
Sıcacık evlerin kiremitleri arasında,
kendini kanatlarıyla ısıtan bir kuş olabilseydim.
Sığınacak bir yürek imgeliyor beynim,
aklıma sen geliyorsun...
Baktığım hiçbir yerde ayrı bir yol göremiyorum,
bu kentin bütün yolları bakışlarımın ıslandığı,
aynı sularda sürükleniyor sanki.!
Sabah gözlerimi açtığımda,
yeniden yaşamaya başladım seni,
yeniden özlemeye başladım.
Yağmur uzun bir aradan sonra yeniden Yağmaya başladı.
Ve öyle görünüyor ki geriye kalan bütün şehirlerde,
yağmur, boşuna yağıyordu sanki..!
Başka bir yere bu yürek sığamazdı artık.
Henüz rüyanın etkisinden kurtulmadan,
gözlerim açık ufkumun kuytularında yuvarlanıyorum.
Tutunduğum bütün anılar Bir bir elimde kalıyor.
Yüreğimi yatıştıramıyorum,bir demirci ustası gibi,
telaşlı ve öfkeli vuruyor kalbim daralan kafesine...
Bilincimin derinliklerinde paramparça siluetini görüyorum,
daha dokunmadan bir benzerim,
kovalamaya başlıyor beni.
Kan ter içerisinde doğruluyorum yattığım yerden.
Aklıma bir kez daha geliyor, seninle el bebe gül bebe büyütürken,
ayrılık emzirdiğimiz o Aşk.?
İkimiz bildiğimiz halde korkularımızın arasına sakladık herşeyi..
Gün geldi yaşadığımız aşkın çatlağından sızan,
bir gardiyanın baş ucumuza dikilip,
her birimizi kendi hücresine götürdüğünü gördük.
Ayrılıktı bu tanıdım...
Muhtemelen sende tanımışsındır..?
Hayatımızın beklenmedik evrelerinde,
Azrail gibi baş ucumuza dikilip soğuk kanlılıkla beklerdi.
Bazen mektup beklerken,gara giderken,
bir şehirden bir şehire yolculuk yaparken
ve bazende duymak istediğimiz
bir cümlenin kabuğundan saklanıp yüreğimize inerdi...
Her gelişinde bir şeyler götürür,
gün gelir bir yanımızın eksik olduğunu anlardık.
Bir şey daha anlardık...
Eksik bir yanımızın diğerimizde olduğunu.
Ve ben şimdi özlüyorum seni bir yanım...
Bu yüzden bir kez daha bildiğimi saklayacağım senden.
Bin kez daha ayrılık dikilip götürsede hücreme,
bin kez daha seveceğim seni...
Kayıt Tarihi : 8.10.2005 19:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Tevfik Mengüllüoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/10/08/seni-yasamak-17.jpg)
Gökyüzüne tutuyorum yüzümü,
gözlerim kapalı var gücümle tutunacak,
bir cümle dileniyorum senden.
Avazımı sildi süpürdü bu yağmur...
Tek kelimeyle mükemmel tebrik ederim sizi.....
ve buna rağmen inadına diyorsunuz...
bende inadına binlerce defa kutluyorum sizi.Çok duygulandım.Kalbinize sağlık...
TÜM YORUMLAR (4)