Seni Unutmayacağız! Şiiri - Yorumlar

Veli Bilici
178

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

SENİ UNUTMAYACAĞIZ

Bir Ağustos ayının belki de en sıcak günlerinden birini yaşıyordu, küçük kasaba. Dışarıda sarı sıcak kasıp kavuruyordu ortalığı. Sıcak nedeniyle günün bu saatlerinde çok az insana rastlanırdı kasabanın küçük ve de tek olan bu caddesinde. Bu insanlarda caddenin kuzeyindeki büyük bir anıt gibi duran ceviz ağacının gölgesinde sohbete dalarlardı. Bu sohbetlerde çocukluk hatıraları, gençlik ve askerlik hatıraları, köy düğünlerinde yaptıkları güreş hatıraları dile getirir, bazen de ondan bundan dedikodu ederlerdi. Hele Hışır Memiş’ in Kâtip Mehmet Emmi’nin, Ali Ağa’nın, Menendiz Osman’ın sohbetlerine doyum olmazdı. Bu hemen her gün böyleydi. Bugün de böyle, yine etraf sessiz ve sakindi zaman zaman Deli Osman’nın attığı kahkahalar haricinde.Bir de kahveci Yılmaz’ ın cırtlak bir sesle “taze çay, taze çay” diye bağırmasını bir yana bırakırsak tabi...
Bu sessizliği kazadan gelen arabanın caddede durması ile inen yolcular ve onlara doğru koşan çocuklar bozdular. Adam önce pek bakmak istemedi. Fakat merak etmediği de söylenemezdi. Merak bu ya ister istemez ayakları adamı pencereye kadar sürükledi. Zaten alışveriş de olmuyordu dükkanda içeride otursa ne olacaktı. Başını pencereden dışarı uzattı. İlk gördüğü Mustafa Çavuş’un Mustuk oldu. Mustuk çok uzun olmayan boyuna rağmen iri yapılı yirmi beş, yirmi altı yaşlarında bir köy delikanlısıydı. Bereket ki baba tarafına çekmemişti, baba tarafına çekmiş olsaydı ondan dev diye bahsetmek gerekirdi. Rahmetli Latif edesi öyleydi. O’nun için bütün kasabalı ah çekerdi. “Ah Latif ah, kansere yenilecek adam mıydın sen” derlerdi. Mustuk, her zaman ki haliyle yılışarak adama seslendi:
-Bree yeğenim, buraya gel hele arabadan üç tane gavur indi, hepsi senin adını söylüyor da başka bir şeycik demiyor.
-Geliyorum dayı deyip Mustuk’la birlikte arabaya yaklaşırken Mustuk,arabadan inenleri işaret ederek:
-Aha yeğenim, aha bunlar, bu gavurlar, dedi.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta