Yine hava puslu,
Ve yine karanlık çöktü loş sokaklara
Ama sanki karanlık dışarıda değil de benim içimde
Neden mi?
Bilmiyorum ki nedenini; ya da,
Ya da dur sanırım biliyorum cevabını;
Acaba bu karanlığın çöküşüne sen sebep olabilir misin?
Hani gözlerimin içine bakarak
Seni sevmiyorum demiştin ya,
İşte sebep bu olabilir mi?
Ya da ben bitsin o zaman dediğim de ürkek bir sesle bana “- neden? ” diye soruşun olabilir mi?
Hıh! Aslında düşününce o kadar çok sebep var ki, karanlığın çöküşüne sebep olan
Halbu ki; ne hayallerim vardı,
Daha doğrusu ne hayallerimiz vardı,
Bir gün önce beni sevdiğini söyleyen ve bana değişeceğin üzerine sözler veren sen,
Bir gün sonra beni sevmediğini söyleyen gene sen.
Bir an düşündüm sessizce “- Acaba dedim bu bir oyun mu? Bana oyun mu oynuyor? ”
diye
Ama sonra anladım ki biz oyun vaktini çoktan geçmişiz…
Benim oyun sandığım, inanmak istemediğim şeyler ta gerçeğin kendisiymiş.
Ama o sözler, o sözler tıpkı bir hançer gibi saplandı tek tek yüreğime nasıl bir hançer yavaş yavaş acı verirse insana sende bana öyle acı verdin işte kalbimi gün güne öyle kanattın bilmeden…
Offffff!
“-Olsun napalım. Kimse sevmek zorunda değil ki! ” dedim ve geçiştirdim.
Ama sen gel bir de bana sor o sözü.
Ben o sözü söylerken kalbim sanki kırk parçaya bölünmüştü bir anda,
Her bir parçası çevredeki ağaçlara saplanmıştı tek tek…
Sanki o anda ağaçlar bile dayanamadı bu sözlere ve yapraklarını dökmeye başlamıştı o anda benim gibi onlarda çok üzülmüştü besbelli…
Ama ben; ben dayandım o sözlere çünkü dayanmalıydım.
Neden mi?
Çünkü ben; ben sevmiştim seni
Ama olsun napalım ben gene de seviyorum seni ne kadar dil yarası bıraktıysan da bana
Ben gene de seni sevmeyi çok sevdim
Sen sevsen de
Sevmesen de…
Kayıt Tarihi : 19.11.2008 17:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!