Seni aramamam seni unuttuğum anlamına gelmiyor biliyorsun demiştin bir keresinde…Biliyorsun kalp kalbe karşı..seni görmüyor olmam seni görmek istemediğim anlamınada gelmiyor biliyorsun…Gözden ırak olan gönülden ırak olurmuş değil yani…diyorsun. Gerçekten Kalp kalbe karşımı yoksa kalp kalbe eş mi? ...sanıyorsun. Çok iyi bilirim oysa onu aramamanın onu sevmemek olmadığını, çok iyi bilirim görmedende deli gibi sevildiğini, evet bana çok yakın bir duygu sesini hiç duymadan da onu özlemek, evet bana bir o kadar uzak bir şey sarılıp, öpememek…aynı gökyüzünün altında olduğuna şükretmek bazen, bazen aynı evrende…dünyada yaşadığını bilmek bile güzel…Güzel bir insanı kaybetmek bazen bana çok yakın…
Evet ona satırlar dolusu mektuplar yazamamak kuşları kanatlandırmaya engel değil, o mektupları postaya vermek, sonra gidip geri almakta zor değil…o satırları okuması da kolay değil bir sevgilinin gözyaşlarıyla dağılan mavi mürekkeplerin arasından…o mektupların oysa sevgiliye hiç ulaşmamış olduğunu bilmekte bir o kadar zor değil.
Evet onu aramaya çalışmakta zor değil mecnun gibi çöllere düşmedikten sonra,Ferhat gibi dağları delmedikten,kerem  gibi dillere düşmedikten sonra…o senden gittiyse ona gitmemek, ona engel olmamakta zor değil…kalbin engel olmadıktan sonra.
Seni bulmaya çalışmamam seni aramadığım anlamına gelmez…önce seni kalbimde bulmadıktan sonra. Seni bulduktan sonra o kalpte kendimi bulmadıktan sonra seni aramam bir manaya gelmez ve sevmedikten sonra sen beni o kalpten aşk hiç gitmez…
 
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta