Nil şarap aksa şimdi, yıkansa aşkla ölüler
Eski seviler vedalaşsa bitmemiş öykülerle
Kıyısını arayan dalga olup, sana sarılsam
Gölgemin çardağına oturur mu gözlerin!
İbrişimler çözülse ansızın kadın göğsünden
Dokunamadığım teninin vahalarına girsem
Yırtılsa bedenimden uzaklığının ebedi sırrı
Dudağının bal kovanlarında ben kaybolsam
Liladır tek rengin, taşa dönsem ben seni özledikçe
Gemiler buza çarpar, yeşerir tohum sana baktıkça
Ağlara dolanır bir adam, özlemine sarılıp uyudukça
Dilinden aşk damlar gülüm, doruğuna tırmandıkça
Gün eskir utkunun derinlerinde, üşür yokluğunda aşk
Kimseler çözemez bu sırrı, yaprağa çizer âşıklar kalbi
Seni sevmek asırlık bir tutku, kim geçebilmiş ki sıratı!
Aşkın mızrağı göğsümde, sevdan yaşatır ölümsüzlüğü
Üşüyorum yokluğunda, çorak dudaklarımda bekleyiş
Gün batar her gün gözlerinde, bitecek mi bu özleyiş!
Hücrelerimde zeytin ormanları, direncim olur tükeniş
Seni sevmek avuçlamaktır yangını, sevdan olsa da düş
Nesneler sırrımızı anlamaz, sular içtim ben avuçlarından
En güzel anlarla dolu kâinat, yıllar aktı ah şakaklarımdan
Bütün mevsimler aşka dolandı, yıkılmadık ihanet gamından
Seni sevmek ölümsüzlük yar, şikâyet etmem sevda harından
Kayıt Tarihi : 30.5.2016 23:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!