Seni seviyorum diyorum sürekli, ama artık içimden.. Sessiz sessiz yapıyorum konuşmalarımı, ne sen duy ne ben duyabileyim.. Kimse bakmasın gözlerime.. Kimse konuşmasın hatta benimle çünkü kendimden çok sendeyim son günlerde.. Sessizliğim bundan.. İçinde huzursuzluk çıkartmayayım diye çabalıyorum.. Söylediğim tek cümle var, nakarat oldu; seni seviyorum..
Sen, huysuz bir ev sahibi gibisin aslında.. Sürekli atmaya çalışıyorsun beni yüreğinden.. Yada kendine bile yabancı biri.. İnsan bunca zaman emin olduğu şeylerde yanılır mı.. Bu kadar uzak, kayıtsız nasıl davranabilir ki.. Anlamadım ben seni.. Anlayamadım.. Artık ne görüyorsam kendime aldığım o.. Altında yatanlara ulaşmaya çalışmıyorum.. Hatta seninle göz göze gelmek kabusum son günlerde, nedendir ki savunduklarımı görmek istemiyorum senin gözlerinden akan..
Şimdi ben gidiyorum.. Daha doğrusu uzaklığım seni kaybetmek istemediğimden aslında.. Ama misinalar var elimde fark etmediğini sanarak yakın olmaya çalışıyorum çoğu zaman ve bu o kadar rasyonalize halde oluyor ki kendime inkarım kolaylaşıyor.. Kızıyorum sana.. Neydik ne olduk diyorum sonrasında.. Başlıyor durduramadığım göz yaşlarım ve hıçkırıklarla adını anıyorum.. Yine aynı cümle sessizliğimde aklımdan geçen ve yüreğimde avazı çıktığı kadar bağıran; seni seviyorum..
Zamansızım aslında.. İlerleyen hayat beni içine alıyor gibiyim.. Rutinler devam ediyor, biraz sen varsın aralarında o kadar.. Zaman sızım oluyor bir anlamda da.. Senden uzaklaşıyorum ve bunu kabul etmek zorluyor.. Canımı acıtan şarkılarda güçleniyorum şimdi.. Giderim diyorum.. Denedim diyorum.. Sevda yerine dokunmadım onun diyorum.. Ve ne var biliyor musun.. Değersizliği görüyorum en çok, senin duvarlarına çarptığım yerlerime bakıyorum o değersizlikle.. Sonrası boşluk.. Sonrası yalnızlık biraz.. Ve sonrası yine her şeye rağmen sessiz sedasız bir seni seviyorum..
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,