Seni Seviyorum” iki kelimeden oluşuyormuş gibi görünen bu cümle, bazen takılır insanın boğazına. Sanki bu iki kelimeyi bir araya getirebilmek için binlerce kelime söylemişsiniz gibi hissedersiniz kendinizi. Bu cümleyi normal hayatta rahatlıkla kurabilirsiniz. Mesela, sokakta çiçeklere bakarak:”Ey güzel çiçekler sizi seviyorum veya en sevdiğiniz bir arkadaşınıza rahatlıkla, dostum seni seviyorum diyebilirsiniz. Ellerinizi kaldırıp semaya ey dünya, seni seviyorum diye haykırabilirsiniz. Hatta bütün yıldızlar, Ay, ey Güneş sizleri seviyorum diye rahatlıkla içinizi dökebilirsiniz. Ama kalbinizin yarısını kaptırdığınız, ona bakınca sizin tamlayanınız gibi hissettiğiniz, onu bütün yaratılmışlardan ayrı bir gözle gördüğünüz melek yüzlü varya… İşte onun karşısına geçip de aslında ağzınızdan bir çırpıda çıkabilecek iki kelimeyi söyleyemezsiniz. Seni seviyorum demenin yeterli olmayacağını biliyorsunuz. Çünkü bu iki kelime onu ne kadar çok sevdiğinizi anlatmakta aciz kalacaktır. Ne kadar bağırsanız da, seni seviyorum demek size çok basit gelecek. Bu kadar basit bir cümleyi kuramamak ise sizi ayrı bir taraftan hançerleyecek. İçinizde onun sevgisi fokur fokur kaynarken, kuru bir seni seviyorumun ne önemi var ki? Peki nasıl onu çok sevdiğimizi belirtebiliriz diyorsanız, bunu sadece onun gözlerine bakarak gerçekleştirebilirsiniz. Ama hiç konuşmadan, hareket dahi etmeden. Sadece gözlerine odaklanıp, onu ne kadar çok sevdiğinizi haykıracaksınız. -Unutmayın kelimeler bazen duyguları dile getirmede kifayetsiz kalır. Ama duygular gözlerden okunur.- Eğer gerçekten kalbinizin yarısı ondaysa zaten onun gözleri sizinle konuşmaya başlayacak. Gözleriniz konuşurken siz farkında olmadan kalpleriniz birleşecek. Tek kalp iki kişiyi aynı anda yaşatmaz diyenlere en somut örnek olacaksınız. Onunla olduğunuz zamanlarda kalbinizin bedeninize sığamayacak kadar büyüdüğünü farkedeceksiniz. Bir kalbin ikinizi birleştirdiği gibi sizi de ayrı ayrı iki kalp yaşatacak. Biri kendi kalbiniz diğeri ise onun ki…Kendi kalbinizin sol tarafınızda olmadığını fark edeceksiniz, bazen size uğrayacak bazen onu bulmakta zorluk çekeceksiniz. Ama onun kalbi bütün sıcaklığıyla her zaman sol tarafınızda sizinle beraber olacak. Ne kadar hızlı koşarsanız koşun, hiç yorulmadığınızı fark edeceksiniz. Çünkü sizin kalbiniz yorulursa onun ki sizi yaşama bağlayacak. İnsanın beş duyusu var diyenlere siz altıncısının da olduğunu söyleyeceksiniz. Onun ellerinden tuttuğunuz zaman daha önce hiç hissetmediğiniz bir duyunuzun devreye girdiğini fark edeceksiniz. Normalde iki simitle doymayan siz, onunla tek simidi paylaştığınızda bir hafta yemek yiyemeyecek kadar tok hissedeceksiniz kendinizi.Onunla sokakta yürüdüğünüz zaman, her zamanki kaldırımlar o gün daha bir farklı dizilecek ayaklarınızın altına, her zaman ki balıkçı amca o gün daha neşeli ve daha pozitif gelecek size. Önünden geçerken burnunuzu tıkadığınız belediye çöplüğü bile o gün hiç kokmayacak.Çocuklar her zamankinden daha neşeli oynayacak parkta. O gün bulutlar ilk kez gülümseyerek yağmur yağdıracak. Ve siz ilk defa yağmurda sırılsıklam olmaktan bu kadar çok zevk alacaksınız. Hayatta kelimelerin büyüsüne inanmayan siz, “Seni” “Seviyorum” kelimelerinin yan yana gelmesiyle sihirli bir kapıyı araladıklarına şahit olacaksınız. Seni seviyorum dediğiniz gözlerde eğer sizi seviyorsa, bunları ve daha fazlasını yaşamaya hazır olun.Ama sevdiğiniz o meleğin gözleri başkasındaysa… Tadınız kaçmasın diye olacakları bu yazımda eklemek istemiyorum. Siz inşAllah Seni Seviyorum ile sihirli kapıları aralayanlardan olursunuz.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta