Seni Mart'ta Son Görüşüm Şiiri - Yorumlar

Çizgili Mavi
215

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Biz görüşmüyoruz evet. Hatta herkes bunu, böyle biliyor evet. Sana bir gün bir şey söylemiştim, benim seni sevmek için sana ihtiyacım yok demiştim evet. Tüm bu evetlere, tüm hayırlara rağmen çıkıp yoluna düşüşüm, çıkıp kapına düşüşüm bir muhtaçlık. Sabah da söyledim sana, bir an çıkaramıyorum seni aklımdan. Bir şeyler yapıyorum çıkıp dolaşıyorum, gidip birileriyle muhabbete düşmeye çabalıyorum, boş boş yürüyorum boş kaldırımlarda, hatta inanır mısın film falan izliyorum. Yapıyorum bir şeyler, bir an aklımdan çık diye. Ama inan bana, aklım çıkıyor bir an aklımdan çıkacaksın diye. Yürüdüğüm yollarda, düştüğüm muhabbetlerde, sigara üstüne sigara içtiğim bol kaldırımlarda, izlediğim filmlerde, okuduğum kitaplarda, dinlediğim şarkılarda ben hep seni arıyorum. Ne arıyorsun diyorsun ya bana, seni arıyorum.
Ondan bundan duyduğum sks iftarının yerini öğrenip, bün dümen tutup yollara düşüp seni arıyorum pideci dükkânını gören bir soteye pusulanıp. Seni arıyorum balkonuna bakan inşaatın ikinci katındaki pencere boşluğunda. Duvar diplerinde seni arıyorum, saatlerin dakikaların saniyelerin her birinde.
Seni arıyorum Tutak Apt. Önündeki turuncu sokak lambasının altında. Otağa geliyorum çay sigara yapayım diye. İçiyorum. Bi çay içiyorum 2-3-5 sigara. Seni bir an olsun aklımdan çıkarmak için gelip odanı gören bir köşede bir ağaç gölgesine gizlenip pencereni seyrediyorum.
Hava mis, bahar havası. Nasıl bir bahar ama, öyle böyle değil. Günlük güneşlik, yeşil, cıvıl, kuş sesleri. Adama adını unutturur bu güneş. Yanımda yöremde onlarca ses, herkes bir muhabbettir tutturmuş. Kuş sesleri yine senin adını fısıldıyor kulağıma. Gözlerimin önünden gitmiyor gözlerin. Kulağımdan çıkmıyor beni sevdiğini duyduğum anlar. Aklımdan çıkmıyorsun bir an. Aklımdan çıkmıyor bana sen sus ikimiz dinleyelim diyişin. Ben sana âşık oldum diyişini, o anı hatırlıyorum her an. Sonra ağladığımı. Sonra deli gibi yürüyüp yolumu kaybedişimi. Sonra seni sevişim geliyor aklıma. Ben hiç böyle sevilmedim diyişin! Hiç böyle sevmeyişin. Kısacası sen işte, kısacası sen ve gözlerin. Sen ve geç kalışım. Sen ve seni çok sevişim. Senin de beni sevmiş olman düşüyor aklıma, bir nebze nefes bir nebze huzur.
İki a’sından birini sana emanet ettiğim sevdaam. Sen… benim sevdaamsın. Biz görüşmüyoruz evet, birbirini en çok sevenler-birbirine en çok muhtaç olanlar iyinayla uzak duruyor birbirinden. Delirmiş olabileceğimi de düşünüyorum, intihar etmeyi de. Hatta etmek konusunda sanırım kararlıyım ki bazı senaryolar bile hazırlıyorum artık yavaştan. Şöyle mi olsa böyle mi olsa diye düşünürken buluyorum kendimi. Kendimi buluyorum ama kendimde değil, yine sende… yüne senin yolunda, yine senin kapında, yine senin pencerenin önünde, yine sende ve yine senin sevdaanda. Aklımı yitirmiş olabileceğimi pek düşünmüyorum artık. Düşün, seni düşünmekten ona bile vaktim kalmıyor. Biz görüşmüyoruz, sen beni affetmeyeceksin ve ben sana hala körkütük, ben sana hala sırılsıklam, ben sana hala deli gibi aşığım. Delilik bu değil de ne? Delilik bu dediğin anı düşündüğümde soğuk kahve içesi geliyor. Ki hiç sevmem bilirsin. Beni bilişin geliyor sklıma. Bende benim bile bilmediğim, farketmediğim şeyleri bilişin. Sırlarımı, hikayemi, aşkımı sevdaamı bilişin. Ötle bir kuşatma ki bu çepeçevre. Ruhumu, bedenimi, aklımı, fikrimi, hayalimi, rüyamı, mazimi, geleceğimi, keşkelerimi, elbetlerimi kuşatmış ve bana nefes alabilecek hiçbir yer bırakmamış bir kuşatma. Topyekûn bir sen! Topyekûn bir yokluk ve topyekûn bir azap. Gözlerine bakamamak zaten ölüm, elini tutamamak, sana sımsıkı sarılamamak, saçını okşayıp gamzenden öpememek zaten ölümden öte ölüm. Bir de üstüne bu akıl tutulması… Bir de üstüne bu düşünceler.
Mecnunu daha iyi anlıyorum sanırım. Çöllere düşmesi Leylayı bulmak için değilmiş, Leylayı aramak içinmiş. Ferhatın dağları delmesi Şitine kavuşmak için sanıyor herkes öyle değil ulan işte öyle değil. Seni arıyorum ben, kendime çöl bildiğim kendime dağ saydığım o sokaklarda. Ben seni arıyorum, maksat hasıl oluyor. Ben orada burada şurada… ben böylece seni arıyorum. Beni affetmeyeceksin biliyorum, bana bir gün olsun gel demeyecek hatta git bile diyecek, gelme bile diyeceksin biliyorum. Ama benim çölüm bu, benim dağım. Herkes kendi acısını demiştin, benim acım çölden ateş Zeynep, benim sevdaam dağdan aşkın. Üstelik bunu bir tek sen biliyorsun. Üstelik biz görüşmüyoruz ve üstelik herkes de bunu böyle biliyor. Ama işte sen biliyorsun bu dünyada sana sevdaa diyen, gözlerini cennet bilen, yanağındaki gamzeyi kendine nîşan bilen bir ben varım. Bir ben varım ve lanet olsun ki ben senden ibaretim. Zeyneeeeeeeeeeeep Zeynep. Ah be Zeynep!

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta